turab-berk
Bronz 2 Üye
- Katılım
- 31 Ocak 2011
- Mesajlar
- 89
www.akvaryumforum.com dan alıntıdır.. kısaltma yapılmıştır..
İlk satırlarda yazdığım acı olay burada karşımıza çıkıyor işte, uzaktan gördüğümde beneklidir herhalde dedim. Sakin adımlarla yaklaştım. Fakat Süleyman’la ağzımız açık bakakaldık. Bu bir Red Ear Slider yani bildiğimiz kırmızı yanak su kaplumbağası idi.
http://tinypic.com/r/x209y8/7
Boynu dışarı düşmüş, ağzı açık bir halde kıyıda duruyordu. Kabuğundan belli ki uzun süre suya girmemiş, nasıl girsin ki, geceyi orada geçirmiş olmalı diye düşünüyoruz. Parçalı bulut arasında ısınmak için bekliyor yavrucak. Elime alıp incelediğimde perişan halinin bir başka yüzü çıkıyor ortaya. Ayağından yaralanmış, üzerine sülükler yapışmış. Bu tespitlerden sonra birkaç gündür burada olabileceğini tahmin ediyoruz.
http://tinypic.com/r/k39gxs/7
http://tinypic.com/r/2uhtnba/7
Senaryoyu yazabiliriz artık. Anavatanı binlerce km uzakta olan bu yavrucağı evinde beslemek için almış olan vatandaş, bakamayınca doğaya bırakmaya karar vermiş. Ve su öbeklerine araçla ulaşılabilecek ilk noktası olan buraya getirmiş bırakmış. Yani o kadar özensizce başından atmış. Belki de halen iyi bir şey yaptığını düşünüyor sağda solda, böbürlene böbürlene anlatıyordur yaptığını, hani hayvan sever ya, hani onun için iyilik yaptı ya... Elbette içler acısı bu durumda onu bırakamazdık, Sevgili Süleyman hemen babalık görevini üstleniyor. Üzerindeki sülükleri temizliyor yanımıza alıyoruz. Ne yazık ki Acıgöl bu noktada bize acı yaşattı ve kablumbağa kısa bir süre sonra yanımızda can verdi. Bir vicdansızın, vicdan azabını biz içimizde yaşadık. Süleyman durmadan şunu mu yanlış yaptık, bunu mu yanlış yaptık diye kendisini oracıkta parçalarken, vicdansız vatandaş kim bilir hangi ruh hali içinde keyifle geziyordu. Acı göl ve acı, gerçekten çok acı....
İlk satırlarda yazdığım acı olay burada karşımıza çıkıyor işte, uzaktan gördüğümde beneklidir herhalde dedim. Sakin adımlarla yaklaştım. Fakat Süleyman’la ağzımız açık bakakaldık. Bu bir Red Ear Slider yani bildiğimiz kırmızı yanak su kaplumbağası idi.
http://tinypic.com/r/x209y8/7
Boynu dışarı düşmüş, ağzı açık bir halde kıyıda duruyordu. Kabuğundan belli ki uzun süre suya girmemiş, nasıl girsin ki, geceyi orada geçirmiş olmalı diye düşünüyoruz. Parçalı bulut arasında ısınmak için bekliyor yavrucak. Elime alıp incelediğimde perişan halinin bir başka yüzü çıkıyor ortaya. Ayağından yaralanmış, üzerine sülükler yapışmış. Bu tespitlerden sonra birkaç gündür burada olabileceğini tahmin ediyoruz.
http://tinypic.com/r/k39gxs/7
http://tinypic.com/r/2uhtnba/7
Senaryoyu yazabiliriz artık. Anavatanı binlerce km uzakta olan bu yavrucağı evinde beslemek için almış olan vatandaş, bakamayınca doğaya bırakmaya karar vermiş. Ve su öbeklerine araçla ulaşılabilecek ilk noktası olan buraya getirmiş bırakmış. Yani o kadar özensizce başından atmış. Belki de halen iyi bir şey yaptığını düşünüyor sağda solda, böbürlene böbürlene anlatıyordur yaptığını, hani hayvan sever ya, hani onun için iyilik yaptı ya... Elbette içler acısı bu durumda onu bırakamazdık, Sevgili Süleyman hemen babalık görevini üstleniyor. Üzerindeki sülükleri temizliyor yanımıza alıyoruz. Ne yazık ki Acıgöl bu noktada bize acı yaşattı ve kablumbağa kısa bir süre sonra yanımızda can verdi. Bir vicdansızın, vicdan azabını biz içimizde yaşadık. Süleyman durmadan şunu mu yanlış yaptık, bunu mu yanlış yaptık diye kendisini oracıkta parçalarken, vicdansız vatandaş kim bilir hangi ruh hali içinde keyifle geziyordu. Acı göl ve acı, gerçekten çok acı....
öyle çok büyük de değilmiş yaa
