Filtre Hakkında
- Konbuyu başlatan candir
- Başlangıç tarihi
Cvp: Filtre Hakkında
Dip çekim filtreden bahsettiğiniz güzel olmuş, zira youtube'dan büyük tanklarda nasıl kaplumbağa yetiştirildiğine dair videoları izlemenizi tavsiye ederim.
Neredeyse tamamen malzemesiz filtresiz sistemler olduğunu zannediyordum, sanırım siz daha doğru biliyorsunuz, konuştuğunuzdan eminliğinize göre benim gözlerim ve okuduklarım bana yalan söylüyor.
Bu arada bakterileri saprotrof/(yanlış bilinen adıyla saprofit) bakterilerden ibaret saymak eksik bilgidir, NO2'yi(saprofitlerin ürünü olması lazım) HNO2/HNO3'e çeviren de kemosentetiklerdir, ve doğadaki tüm kemosentetikler bakteridir. Mesajımı eksik yorumladığınızı düşünüyorum.
Ekolojik döngünün bu şekilde işlediğini düşünmüyorum, belki kitaplar yalan söylüyordur.
Doğanın dengesi, kimyadaki Le Chatelier ilkesine benzer bir ilke ile çalışmakta; yani şöyle söyleyeyim,
A maddesi ---------(saprofit canlı)-----> B maddesi
B maddesi ----------(nitrifikasyon bakterileri / kemosentetikler)-----> C maddesi
Şimdi;
A=Organik Artık, B=Amonyak, C=HNO3 ya da HNO2
Siz A'yı azalttığınızı umarak, dediğinize göre saprofitleri kontrol altına alıyorsunuz, ya da B'yi miktar olarak azaltıyorsunuz.
B'yi azaltarak nitrifikasyon / kemo kolonisi kontrol altına alıyorsunuz, kemo kontrol altına alınınca süzüş azalacağından B tekrar patlak veriyor.
Bu sefer tekrar nitrif. kolonisinin serpilmesine çalışarak defalarca dengeyi bozmak, yapmak gerekiyor, sonra tekrar ve tekrar.
Fakat gördüğüme göre lise öğrencisisiniz ve MF okuyorsanız biliyorsunuzdur diye düşünmekteyim, doğa döngüsü kendisi ile barışık haldedir. Bahsettiğiniz gibi devasa/profesyonel/üst düzey/"bizi aşar" malzemelerle olmuyor bu iş bana kalırsa, denge ile oluyor.
Şunu koyayım, bunu çekeyim bir yap-boz dengesi değil.
Evet, akvaryum doğa değil fakat ekosistem oluşan her habitat, kendini doğa olarak işletme yönündedir. Ve sınırlı müdahale ve bilinçli besleme ile bu olur kanaatindeyim, kaldırabileceğinden fazla bir ekolojik yük yüklediğiniz bir ortamda kaplumbağa beslemeye çalışıyorsanız zaten bu işi/hobiyi bırakmalısınız, bu hayvanlara eziyet zaten.
Yok yük ideal seviyede ise, ki bilinçli besleme/büyütme/bakma budur, doğa sizin elinize bakmaz. O siz dip çekseniz de çekmeseniz de dengeye gelecek.
Doğru, kaplumbağaların suyu daha uç(extremum demek istemiyorum ama bu açıklıyor) değerlere daha kısa sürede gidiyor fakat;
Bu arada, "birçok" balık, su değerleri değişimine kaplumbağalara nazaran daha hassastır. Yani kaplumbağaların doğaları bu değişimlere daha dayanıklı, durumun böyle olması gayet normal.
Eğer bu kadar hassas olsalarda, doğa kaplumbağaların evrim sürecinde balıklarınki gibi artık/zehir/dışkı oranları verirdi.
" Yine söylüyorum, evdeki bunun gibi olmaz" fakat madem doğadan ve doğaya en yakın ortamdan bahsediyoruz, Singapur kaplumbağalarının doğal ortam çekimlerini izlemelisiniz(çiftlikler ve doğal parklar değil, Google fotoğrafları komik kalıyor).
Suları hakkında fikir sahibi olmak adına.
Bu arada, Emre KURU(@AEK), hakkınızı teslim etmek isterim. Söyledikleriniz bilgi vermek ve eğitmek adına değerli bilgiler, saygılı bir ortamda tartıştığımıza inandığınızı dilerim, bilgi edinmek ya da yanlışsak ben de dahil düzeltmek adına.
(Konuyu baltalamaya gidiyorum gibi hissediyorum ya, neyse)
(Tamamı, okuduklarım ve öğrendiklerimin kendi zihnimdeki yorumudur.)
Ek;
Su değişimi gerekli, fakat biz yük/litre dengesini kuramadığımız için böyle bir metoda başvuruyoruz. Büyük miktarlarda olmadığı sürece sağlıklıdır, fakat bu büyük miktarlarda oluyorsa ve zorunlu olarak bunu yapıyorsanız(kirlilik koku vb.) aşırı yükleniyorsunuz demektir. Yoksa buharlaşan suya karşılık su eklenmelidir.
anarxia' Alıntı:
Dip çekim filtreden bahsettiğiniz güzel olmuş, zira youtube'dan büyük tanklarda nasıl kaplumbağa yetiştirildiğine dair videoları izlemenizi tavsiye ederim.
Neredeyse tamamen malzemesiz filtresiz sistemler olduğunu zannediyordum, sanırım siz daha doğru biliyorsunuz, konuştuğunuzdan eminliğinize göre benim gözlerim ve okuduklarım bana yalan söylüyor.
Bu arada bakterileri saprotrof/(yanlış bilinen adıyla saprofit) bakterilerden ibaret saymak eksik bilgidir, NO2'yi(saprofitlerin ürünü olması lazım) HNO2/HNO3'e çeviren de kemosentetiklerdir, ve doğadaki tüm kemosentetikler bakteridir. Mesajımı eksik yorumladığınızı düşünüyorum.
Ekolojik döngünün bu şekilde işlediğini düşünmüyorum, belki kitaplar yalan söylüyordur.
Doğanın dengesi, kimyadaki Le Chatelier ilkesine benzer bir ilke ile çalışmakta; yani şöyle söyleyeyim,
A maddesi ---------(saprofit canlı)-----> B maddesi
B maddesi ----------(nitrifikasyon bakterileri / kemosentetikler)-----> C maddesi
Şimdi;
A=Organik Artık, B=Amonyak, C=HNO3 ya da HNO2
Siz A'yı azalttığınızı umarak, dediğinize göre saprofitleri kontrol altına alıyorsunuz, ya da B'yi miktar olarak azaltıyorsunuz.
B'yi azaltarak nitrifikasyon / kemo kolonisi kontrol altına alıyorsunuz, kemo kontrol altına alınınca süzüş azalacağından B tekrar patlak veriyor.
Bu sefer tekrar nitrif. kolonisinin serpilmesine çalışarak defalarca dengeyi bozmak, yapmak gerekiyor, sonra tekrar ve tekrar.
Fakat gördüğüme göre lise öğrencisisiniz ve MF okuyorsanız biliyorsunuzdur diye düşünmekteyim, doğa döngüsü kendisi ile barışık haldedir. Bahsettiğiniz gibi devasa/profesyonel/üst düzey/"bizi aşar" malzemelerle olmuyor bu iş bana kalırsa, denge ile oluyor.
Şunu koyayım, bunu çekeyim bir yap-boz dengesi değil.
Evet, akvaryum doğa değil fakat ekosistem oluşan her habitat, kendini doğa olarak işletme yönündedir. Ve sınırlı müdahale ve bilinçli besleme ile bu olur kanaatindeyim, kaldırabileceğinden fazla bir ekolojik yük yüklediğiniz bir ortamda kaplumbağa beslemeye çalışıyorsanız zaten bu işi/hobiyi bırakmalısınız, bu hayvanlara eziyet zaten.
Yok yük ideal seviyede ise, ki bilinçli besleme/büyütme/bakma budur, doğa sizin elinize bakmaz. O siz dip çekseniz de çekmeseniz de dengeye gelecek.
Doğru, kaplumbağaların suyu daha uç(extremum demek istemiyorum ama bu açıklıyor) değerlere daha kısa sürede gidiyor fakat;
Bu arada, "birçok" balık, su değerleri değişimine kaplumbağalara nazaran daha hassastır. Yani kaplumbağaların doğaları bu değişimlere daha dayanıklı, durumun böyle olması gayet normal.
Eğer bu kadar hassas olsalarda, doğa kaplumbağaların evrim sürecinde balıklarınki gibi artık/zehir/dışkı oranları verirdi.
" Yine söylüyorum, evdeki bunun gibi olmaz" fakat madem doğadan ve doğaya en yakın ortamdan bahsediyoruz, Singapur kaplumbağalarının doğal ortam çekimlerini izlemelisiniz(çiftlikler ve doğal parklar değil, Google fotoğrafları komik kalıyor).
Suları hakkında fikir sahibi olmak adına.
Bu arada, Emre KURU(@AEK), hakkınızı teslim etmek isterim. Söyledikleriniz bilgi vermek ve eğitmek adına değerli bilgiler, saygılı bir ortamda tartıştığımıza inandığınızı dilerim, bilgi edinmek ya da yanlışsak ben de dahil düzeltmek adına.
(Konuyu baltalamaya gidiyorum gibi hissediyorum ya, neyse)
(Tamamı, okuduklarım ve öğrendiklerimin kendi zihnimdeki yorumudur.)
Ek;
Su değişimi gerekli, fakat biz yük/litre dengesini kuramadığımız için böyle bir metoda başvuruyoruz. Büyük miktarlarda olmadığı sürece sağlıklıdır, fakat bu büyük miktarlarda oluyorsa ve zorunlu olarak bunu yapıyorsanız(kirlilik koku vb.) aşırı yükleniyorsunuz demektir. Yoksa buharlaşan suya karşılık su eklenmelidir.
AEK
Bordo Bereli
- Katılım
- 9 Ocak 2012
- Mesajlar
- 14,348
Kısmi su değişimi tabiki ne kadar nadir olursa yada gerek duyulursa o kadar iyi. Sonuçta su uygun değerleri aştığı için değiştiriliyor. Ben 840 lt akvaryumda en büyüğü 10 cm 3 kaplumbağa besliyorum. Muhtemelen 6 ay oldu ve hiç su çekmedim. Su eklemelerim yetiyor şu aşamada. Ancak 96 lt akvaryumda 12 cm çizgili var ve 2-3 ayda bir kısmen su çıkarıp ekliyorum. Filtre akvaryum hacminden büyük ama bir yere kadar. Tabi daha küçük sistemler kısmi su değişimine daha çok mahkum kalıyor.
Tabiki amaç bilgi edinip paylaşmak. Saygı konusunda sıkıntımız yok. Hepimiz doğru bildiğimizi öneriyoruz. Zaten tecrube ve araştırma dışında bir kaynağımız yok. Bu hayvanlar konusunda eğitim alan kişileri ayrı tutuyorum.
Tabiki amaç bilgi edinip paylaşmak. Saygı konusunda sıkıntımız yok. Hepimiz doğru bildiğimizi öneriyoruz. Zaten tecrube ve araştırma dışında bir kaynağımız yok. Bu hayvanlar konusunda eğitim alan kişileri ayrı tutuyorum.
