Hayvanlar büyüdükçe vücutlarını kullanabilme, tehlike ve tehditleri algılama, buna bağlı özgüvenlerinde artış ve duruma tepki gösterme yetenekleri gelişir.
Göz ve kulak duyuları gelişir. Yavruyken karşılarındakini fiziki yapı, giysinin rengi gibi bütünsel olarak algılarlar. Büyüdükçe detay ve hatları ayırabilirler.
Bunun sonucu sürekli gördüğü kişiyi görüntü ve ses bütünlüğüyle tanırlar. Dokunulmadığı ve ele alınma durumlarının olmadığı hallerde güvene dayalı bir rahatlık olabilir. Ortamda o kişi varken kuru alana çıkabilirler. Tabi bu kuru alandan kaçma durumları olmayacak anlamına gelmez. Her zaman temkinlidirler. İlk algıladıkları şey harekettir. Bu içgüdüsel davranıştır. Hemen güvenli ortama kaçma eğilimi olur.
Sonuçta soğukkanlı canlılar oldukları için sıcakkanlıların davranışları beklenemez. Onlar için en iyi olan kendi hallerine bırakılmalarıdır.
Her hayvan balıklardan akıllıdır. Buna rağmen bu hayvanlarda da hafıza anlamında balık tavrı söz konusu. Belli bir süre görünülmediğinde o kişiyi unutup yabancılaşırlar. Misal önceden elden beslenirken sonradan yaklaşmazlar. Yemin suya atılıp uzaklaşılmasını beklerler.
Benim böyle bir tecrübem oldu. 40 günlüğüne yoktum. Geldiğimde uzak durdular su dibinden çıkmadılar. Sil baştan yeni almış gibi baştan başladım. 3 haftalık bir süre sonunda tekrar eski hallerine döndüler.
Elden değil ama suya yem atan herkesi kötü bir davranışta yada istemedikleri bir davranışta bulunmadığı sürece benimsiyorlar.
Sonuç olarak biz onların sahibi değil başta yemleme olmak üzere hizmetlerini gören birer uşağız. Dokunma, elleme, yem harici gelip rahatsız etme kavramları temel prensipleri.