Biliyorum bana çok kızacaksınız, yaşamaz, ne yaptın diyeceksiniz, varın deyin. Ama demeden önce de beni bir dinleyin. Üç yıldır bakıyorum Kaplumcuğa. Tam tamına 35 cmlik bir dev oldu. 20 ltlik akvaryum küçük geliyor, 40lt. geçelim diyorduk. Derken yazlığımıza geldik, kışa yaparız dedik. Bir gün Bodrum-Mumcular mevkindeki Saz Köyünde bir göletin varlığını öğrendik. Su kaplumbağaları yaşıyormuş. Atlayıp gittik, gözlerime inanamadım. Yüzlerce kaplumbağa kafasını çıkarmış bana bakıyor. Suyun sıcaklığı 28 C. Etrafı sadece kum ve kaya. Düşünsenize tam tamına 30 YIL bir camın içinde yalnız geçer mi? Kaplumcuğu yere koyduk, koşarak daldı suya ve gözden kayboldu. Hayatında ilk defa derin bir suda daldı, kocaman bir gölde yüzdü, kendine benzeyen yüzlercesini gördü. Tabiki geri dönmedi. Bekledim açıkçası, belki gelir diye. Ama arada çıkardığı kafasını, kırmızı yanaklarından tanıdığım için farkedebildim. Şimdi, sorarım size, 100ltlik akvaryum bile alsam ben bu hayvana nasıl yetebilrim?Şaka değil, 30 YIL işkence bu hayvanlara. Bana geldiğinde bilmiyordum, bilsem zaten baştan bu ticarete engel olurdum. Bu hayvanların bu kadar kolay ve ucuza satılması bir suç olmalıyken, onlara daha iyi şartlar sağlamaya çalışan bizler vicdanen suçluluk duyuyoruz. Burada bir yanlışlık yok mu? Neyse, diyeceğim şuki, sevmediğimden değil, çok ama çok sevip değer verdiğimden, bakamadığımdan değil, ne yaparsam yapayım yetemediğimi farkettiğimden, akşamları akvaryum camını kazıyıp çıkmaya çalışmasını daha fazla görmezlikten gelemeyeceğimi anladığımdan, bu göleti de inanılmaz uygun gördüğümden Kaplumcuğumu bıraktım. Yolu açık olsun....
mailto:/2zo9jpk.jpg
mailto:/2zo9jpk.jpg