hayattan birşeyler bekleriz hep... birşeyler umarız.birşeyler düzelir diye beklerken o düzelecek şeyide elimizden alır... canımızın yandığını bile bile.. hayattaki tek tutunduğumuz dal olduğunu bile bile yinede hiç acımadan alır. sanki bize kasten yapılır içimiz acır ama elimizden birşey gelmez. bu acı ne zaman bitecek diye bekleriz ama sonu gelmez... gidenlerin ardından hep kalanlar bakakalır öylece... sessizce ellerinden kayıp gitmesini izlersin. hayata sıkı sıkı tutunmaya çalışırsın hiçbirşey olmamış gibi davranmaya çalışırsın.ama içindeki ses buna izin vermez her gülücüğünde o içindeki acı ses beyninin her köşesinde yankılanır : onu kaybettin... gülümsemeye hakkın yok...der. canını acıtmaya çalışır. yaşadığın şeyler gözünün önüne gelir... cansız bedenini son bir kez daha kucaklayıp hala sıcak olan dudaklarını son bir kez hissedişin... yanaklarımdan dökülen göz yaşımın artık atmayan kalbinin üzerine sessizce düşmesi... birileri onu benden ayırırken onu son görüşüm...bir ömür kadar uzun gelen bu yaşananların aslında gözlerimin önünde saniyelere sığışı... işte biz buna hayat diyoruz. meğer ne kadar kısa...