mertcanerdinc
Taç 2 Üye
- Katılım
- 4 Şub 2013
- Mesajlar
- 598
İlk olarak yılan boyunlu kaplumbağa en ilginç bulduğum kaplumbağa türlerinden birisidir Bu kaplumbağa türlerini araştırdım ve konu altında paylaşmak istedim .
YILAN BOYUNLU KAPLUMBAĞA (PLEURODİRA)
Yılan boyunlu kaplumbağanın Güney Amerika, Avustralya ve Yeni Gine'de 30 türü bulunur.Bunlar Güney Amerika, Afrika ve Madagaskar'ın yan boyunlu kaplumbağalarıyla birlikte döner boyunlular alt takımını oluştururlar.Gizli boyunlular alt takımından farkları, boyunlarını kabuğun içine diklemesine değil, yanlamasına çekmeleridir.Yılan boyunlu kaplumbağaların müşterek özellikleri uzun boyunlarıdır.Boynu en uzun olan kaplumbağa ya da tosbağa Avustralya yılan boyunlusudur.Bu türde bağası 37.50 santim olan bir kaplumbağanın boynu 27.50 santim olabilir.Yılan boyunlu kaplumbağanın en yakın akrabası kokulu adıyla tanınır.Çünkü bu hayvan ürktüğü zaman dört bacağının dibindeki birer bezeden çok keskin bir koku çıkarır.Bu kaplumbağanın kabuğu sırtta koyu kahverengi, altta koyu sarıdır.Boynu siğillerle kaplıdır, gözleri de sarıdır.Bağasının ortalama boyu 15 santimdir.Diğer çok uzun boyunlu bir tür de samur kaplumbağası ya da Cope tatlı su kaplumbağasıdır.Bu hayvan Arjantin, Brezilya ve Paraguay'da bulunur.Genellikle siyahımsıdırlar, kabukları 17.50-20 santimdir.Brezilya ve Guyana'larda bulunan "Matamata" pek acayip görünüşlü bir kaplumbağadır.45 santimi bulabilen bağasının üzerinde, ufak yumrularla kaplı üç oluk vardır.Boynu kat kat kıvrımlı deriyle kaplıdır.Başı yassı, ağzı çok geniş, burnu da sap gibidir.
Yılan boyunlu kaplumbağalar tatlı sularda yaşar.Uzun, sivri burunları birkaç tür kaplumbağanın başlarını göstermeden solumalarını sağlar.Uzun boyunları da bu hayvanların sığ suda dipte yatarken nefes almasına yardım eder.Matamata durgun sularda bulunur.Ender görülen bir tür olan Avustralya batı bataklık tosbağası pert yakınında su dolmuş çukurlarda yaşar.Diğer yılan boyunlu kaplumbağalar ise kurumayan tatlı suları tercih ederler.Yılan boyunlu kaplumbağaların çoğu, zamanlarının önemli bir kısmını suda geçirir.Trinidad, Guyanalar ve Brezilya'da yaşayan "Mezoklemis giba" bataklık kaplumbağası sudan ender olarak çıkar.Ama Kolombiya'nın karançina'sı karada oldukça hızlı koşar.
BESİN
Yılan Boyunlu kaplumbağalar, küçük hayvanları, leşleri ve biraz da bitkileri yerler.Yılan boyunlu kaplumbağaların çoğu avlarını, uzun boyunlarının ucundaki kafalarını birdenbire uzatarak yakalarlar.Buna karşılık matamata önünden geçen hayvanları emerek içine çeker.Hayvanın silueti görünüşte dikkati çekmez.Ayrıca su yosunları da vücudunu iyice gizler.Kaplumbağa böylece saklanarak adeta görünmez olur.Pusuda ağzını iyice açar ve su içeri girerken küçük hayvanlar da sürüklenir.Diğer kaplumbağaların tersine matamatanın çeneleri zayıftır.
ÜREME
Yılan boyunlu kaplumbağaların, özellikle Güney Amerika ve Yeni Gine'de yaşayan cinslerin geçmiş yaşayışları pek de iyi bilinmemektedir.Bazı Avustralya türlerinin çoğalma yöntemleri gözlenmiştir.En iyi bilinen tür güney ve batı Avustralya'nın Murray nehri kaplumbağasıdır.Bu hayvanın yumurtlaması deniz kaplumbağalarınkine çok benzer.Dişi suyun kenarından 60 metre uzaklığa kadar sürünür.Arka ayaklarıyla 20 santim derinliğinde bir çukur kazar.Her yumurta bırakılırken dişi arka ayağını çukura sokarak bunu gitgide yükselen kümenin üzerine yerleştirir.Dişi 10-20 yumurta bırakır.Bu iş tamamlanınca çukuru toprakla doldurmak için yine art ayaklarını kullanır.Bu işi yaparken vücudunu bir şahmerdan gibi yukarı kaldırıp aşağı bırakarak toprağı bastırıp sıkıştırır.Kaplumbağanın dikkatle gizlediği bu yuvayı bulmak hemen hemen imkansızdır.Üç ay sonra yavrular yumurtadan çıkarak yüzeye erişirler.
MATA MATA KAPLUMBAĞASI
Güney Amerika’da bulunan bu tuhaf kaplumbağanın vücudu bir kütük parçasını ve kafası da yere düşmüş yaprak görüntüsünü andırıyor. Suda hareketsiz kalarak yanına yaklaşan balıkları yutuyor. Dişleri olmadığı için suyu hızla emerek içerindeki balıkları yutuyor . Ne yazık ki mata mata hakkında pek bilgi bulunmuyor internette .
Avlanırken :
YUMUŞAK KABUKLU KAPLUMBAĞA
Çok yassı olan kabuğun üst tarafı deri ile örtülüdür. Keratin plaklar bulunmaz. Burun öne doğru bir hortum şeklinde uzamış olup, burun delikleri bu uzantının uç kısmında yer alır. Parmaklar arasında yüzme zarı gelişmiştir. Yalnız iç taraftaki 3 parmakta tırnak bulunur. Bu kaplumbağalarda akciğer solunumu yanında, deri ve ağız içi solunumu da vardır. Su altında ağız içi solunumu nedeniyle uzun süre (15 saat kadar) kalabilirler. Asya, Afrika ve Kuzey Amerika'da esas olarak tatlısularda, bazı göl ve nehirlerinde yaşarlar. Bazı türleri denize de açılır. 7 kadar cinsi vardır. Genellikle hayvansal besinlerle beslenmesine rağmen bitkisel beslenme de görülür. Yumurtlamak üzere suyu terk ederler. Türkiye’den 2 cins ve bunlara dahil birer tür bilinir.
-Fırat kaplumbağası
-Nil kaplumbağası
FIRAT KAPLUMBAĞASI : Kabuğun üzeri yumuşak deriyle örtülüdür. Başının ucunda ufak bir hortum bulunur. Havayı bu hortumun ucunda bulunan burun delikleriyle alır. Güneşlenmek için nadiren su dışına çıkar. Hayatlarının çoğunu dipte çamura gömülü olarak geçirirler. Deri ve ağız içi solunumuda yaptıkları için uzun süre su altında kalabilirler.
NİL KAPLUMBAĞASI : Kabuğunun üzeri yumuşak deriyle kaplıdır. Üst tarafı yeşilimsi kahverengidir üzerinde küçük yuvarlak sarı lekeler bulunur. Karnı kirli beyaz ya da grimsi renktedir. Başının ucunda yumuşak kısa bir hortumu vardır. Havayı sudan çıkmadan bu hortumuyla alır. Parmak aralarında zar bulunur ve yalnızca 3 parmağında tırnak olur. Boyu 1 metreyi geçebilir.
YAŞAM ŞEKLİ : Balık, sucul böcekler, yengeç, solucan kurbağalar, yiyebileceği boyuttaki yavru su yılanları ve yiyebileceği boyuttaki tüm sucul hayvanlardır.Genellikle nisan sonu mayıs haziran aylarında gerçekleşir tek üretimde anne kaplumbağalar en az 20 en fazla 60 yumurtayı gömmek için kıyılarda açtıkları çukurlarda bırakırlar.
DOMUZ BURUNLU KAPLUMBAĞA
Bu cins hakkında pek net bilgiler bulamadım ama bu cins adına yazılmış bir yazıyı paylaşıyorum .
Bizler Avustralya ve Yeni Zelanda taraflarında yaşayan kaplumbağalarız. Hepimiz tatlısularda yaşamayı seviyoruz. Ve diğer tatlısu kaplumbağalarından en önemli farkımız, bizim sucul yaşama en iyi uyum sağlamış kaplumbağalar olmamız, tabi deniz kaplumbağalarından sonra. Bunu hava atmak için söylemiyorum, gerçekten, mesela ayaklarımız yüzgeç şeklini almıştır.
İncir en sevdiğimiz meyvedir. Ama kabukluları ve böcekleri de pek severiz. Ölüp de nehre sürüklenen kanguru ve ineklerin leşlerini de yediğimiz doğrudur. Birilerinin nehirleri temiz tutması gerek, biz de üzerimize düşeni yapıyoruz, inşallah maşallah.
Bence bize dair en ilginç şeylerden biri yavrularımızın yumurtadan çıkış şekli. Biz kurak mevsimlerde tatlısuyun kumlu kıyılarına yumurtalarımızı bırakırız. Yavrular yumurtanın içinde gelişimlerini tamamladıktan sonra, kabuğu kırık hemen çıkmak yerine, dışarıda uygun koşulların oluşmasını bekler, uykuya yatarlar. Peki uygun zamanı nasıl anlarlar? Efendim, ne zaman ki yağış artar, bu kum kıyılar suya gömülürse, veyahut daha da ilginci, havada ani bir basınç düşmesi olup da bir fırtınanın yaklaştığı anlaşılırsa, yumurtalar çatlamaya başlar. Yumurtaların çatlamasının yarattığı titreşimler diğer yumurtaların da çatlamaya başlaması için tetikleyici etkendir. Şimdi buradaki şahaneliği size şöyle anlatayım, bakın ne kadar akıllı olduğumuzu oradan görün. Eğer her yavru, gelişimi tamamlanır tamamlanmaz yumurtadan çıkıyor olsaydı, o zaman hepsi farklı zamanlarda yumurtadan çıkacak ve birbirlerine yardımcı olamayacaklardı. Oysaki bir dış etkeni yumurtadan çıkmak için tetikleyici etken olarak kullanmamız sayesinde bütün yavrular aynı zamanda yumurtadan çıkıyor, kumu kazıp yüzeye çıkmak için birbirlerine yardımcı oluyorlar, üstelik bu sayede, bereketli yağmurlar ne zaman başlarsa o zaman yumurtadan çıkmış oluyorlar.
Sevimli burnumuz bizi popüler bir ev hayvanı haline getirdiğinden, aile bireylerimiz hayvan kaçakçıları tarafından yakalanıp başka ülkelere götürülüyorlar. Buna çok üzülüyoruz, çünkü türümüz yok olma tehlikesi altında. Daha çok yakın bir zamanda, Aralık 2010'da, ailemizden 11bin bireyi toplayıp kaçırdılar. Neyse ki bu vicdansız insanlar yakalandılar ve bizimkiler de evlerine geri gönderildi.
YILAN BOYUNLU KAPLUMBAĞA (PLEURODİRA)
Yılan boyunlu kaplumbağanın Güney Amerika, Avustralya ve Yeni Gine'de 30 türü bulunur.Bunlar Güney Amerika, Afrika ve Madagaskar'ın yan boyunlu kaplumbağalarıyla birlikte döner boyunlular alt takımını oluştururlar.Gizli boyunlular alt takımından farkları, boyunlarını kabuğun içine diklemesine değil, yanlamasına çekmeleridir.Yılan boyunlu kaplumbağaların müşterek özellikleri uzun boyunlarıdır.Boynu en uzun olan kaplumbağa ya da tosbağa Avustralya yılan boyunlusudur.Bu türde bağası 37.50 santim olan bir kaplumbağanın boynu 27.50 santim olabilir.Yılan boyunlu kaplumbağanın en yakın akrabası kokulu adıyla tanınır.Çünkü bu hayvan ürktüğü zaman dört bacağının dibindeki birer bezeden çok keskin bir koku çıkarır.Bu kaplumbağanın kabuğu sırtta koyu kahverengi, altta koyu sarıdır.Boynu siğillerle kaplıdır, gözleri de sarıdır.Bağasının ortalama boyu 15 santimdir.Diğer çok uzun boyunlu bir tür de samur kaplumbağası ya da Cope tatlı su kaplumbağasıdır.Bu hayvan Arjantin, Brezilya ve Paraguay'da bulunur.Genellikle siyahımsıdırlar, kabukları 17.50-20 santimdir.Brezilya ve Guyana'larda bulunan "Matamata" pek acayip görünüşlü bir kaplumbağadır.45 santimi bulabilen bağasının üzerinde, ufak yumrularla kaplı üç oluk vardır.Boynu kat kat kıvrımlı deriyle kaplıdır.Başı yassı, ağzı çok geniş, burnu da sap gibidir.
Yılan boyunlu kaplumbağalar tatlı sularda yaşar.Uzun, sivri burunları birkaç tür kaplumbağanın başlarını göstermeden solumalarını sağlar.Uzun boyunları da bu hayvanların sığ suda dipte yatarken nefes almasına yardım eder.Matamata durgun sularda bulunur.Ender görülen bir tür olan Avustralya batı bataklık tosbağası pert yakınında su dolmuş çukurlarda yaşar.Diğer yılan boyunlu kaplumbağalar ise kurumayan tatlı suları tercih ederler.Yılan boyunlu kaplumbağaların çoğu, zamanlarının önemli bir kısmını suda geçirir.Trinidad, Guyanalar ve Brezilya'da yaşayan "Mezoklemis giba" bataklık kaplumbağası sudan ender olarak çıkar.Ama Kolombiya'nın karançina'sı karada oldukça hızlı koşar.
BESİN
Yılan Boyunlu kaplumbağalar, küçük hayvanları, leşleri ve biraz da bitkileri yerler.Yılan boyunlu kaplumbağaların çoğu avlarını, uzun boyunlarının ucundaki kafalarını birdenbire uzatarak yakalarlar.Buna karşılık matamata önünden geçen hayvanları emerek içine çeker.Hayvanın silueti görünüşte dikkati çekmez.Ayrıca su yosunları da vücudunu iyice gizler.Kaplumbağa böylece saklanarak adeta görünmez olur.Pusuda ağzını iyice açar ve su içeri girerken küçük hayvanlar da sürüklenir.Diğer kaplumbağaların tersine matamatanın çeneleri zayıftır.
ÜREME
Yılan boyunlu kaplumbağaların, özellikle Güney Amerika ve Yeni Gine'de yaşayan cinslerin geçmiş yaşayışları pek de iyi bilinmemektedir.Bazı Avustralya türlerinin çoğalma yöntemleri gözlenmiştir.En iyi bilinen tür güney ve batı Avustralya'nın Murray nehri kaplumbağasıdır.Bu hayvanın yumurtlaması deniz kaplumbağalarınkine çok benzer.Dişi suyun kenarından 60 metre uzaklığa kadar sürünür.Arka ayaklarıyla 20 santim derinliğinde bir çukur kazar.Her yumurta bırakılırken dişi arka ayağını çukura sokarak bunu gitgide yükselen kümenin üzerine yerleştirir.Dişi 10-20 yumurta bırakır.Bu iş tamamlanınca çukuru toprakla doldurmak için yine art ayaklarını kullanır.Bu işi yaparken vücudunu bir şahmerdan gibi yukarı kaldırıp aşağı bırakarak toprağı bastırıp sıkıştırır.Kaplumbağanın dikkatle gizlediği bu yuvayı bulmak hemen hemen imkansızdır.Üç ay sonra yavrular yumurtadan çıkarak yüzeye erişirler.
MATA MATA KAPLUMBAĞASI
Güney Amerika’da bulunan bu tuhaf kaplumbağanın vücudu bir kütük parçasını ve kafası da yere düşmüş yaprak görüntüsünü andırıyor. Suda hareketsiz kalarak yanına yaklaşan balıkları yutuyor. Dişleri olmadığı için suyu hızla emerek içerindeki balıkları yutuyor . Ne yazık ki mata mata hakkında pek bilgi bulunmuyor internette .
Avlanırken :
YUMUŞAK KABUKLU KAPLUMBAĞA
Çok yassı olan kabuğun üst tarafı deri ile örtülüdür. Keratin plaklar bulunmaz. Burun öne doğru bir hortum şeklinde uzamış olup, burun delikleri bu uzantının uç kısmında yer alır. Parmaklar arasında yüzme zarı gelişmiştir. Yalnız iç taraftaki 3 parmakta tırnak bulunur. Bu kaplumbağalarda akciğer solunumu yanında, deri ve ağız içi solunumu da vardır. Su altında ağız içi solunumu nedeniyle uzun süre (15 saat kadar) kalabilirler. Asya, Afrika ve Kuzey Amerika'da esas olarak tatlısularda, bazı göl ve nehirlerinde yaşarlar. Bazı türleri denize de açılır. 7 kadar cinsi vardır. Genellikle hayvansal besinlerle beslenmesine rağmen bitkisel beslenme de görülür. Yumurtlamak üzere suyu terk ederler. Türkiye’den 2 cins ve bunlara dahil birer tür bilinir.
-Fırat kaplumbağası
-Nil kaplumbağası
FIRAT KAPLUMBAĞASI : Kabuğun üzeri yumuşak deriyle örtülüdür. Başının ucunda ufak bir hortum bulunur. Havayı bu hortumun ucunda bulunan burun delikleriyle alır. Güneşlenmek için nadiren su dışına çıkar. Hayatlarının çoğunu dipte çamura gömülü olarak geçirirler. Deri ve ağız içi solunumuda yaptıkları için uzun süre su altında kalabilirler.
NİL KAPLUMBAĞASI : Kabuğunun üzeri yumuşak deriyle kaplıdır. Üst tarafı yeşilimsi kahverengidir üzerinde küçük yuvarlak sarı lekeler bulunur. Karnı kirli beyaz ya da grimsi renktedir. Başının ucunda yumuşak kısa bir hortumu vardır. Havayı sudan çıkmadan bu hortumuyla alır. Parmak aralarında zar bulunur ve yalnızca 3 parmağında tırnak olur. Boyu 1 metreyi geçebilir.
YAŞAM ŞEKLİ : Balık, sucul böcekler, yengeç, solucan kurbağalar, yiyebileceği boyuttaki yavru su yılanları ve yiyebileceği boyuttaki tüm sucul hayvanlardır.Genellikle nisan sonu mayıs haziran aylarında gerçekleşir tek üretimde anne kaplumbağalar en az 20 en fazla 60 yumurtayı gömmek için kıyılarda açtıkları çukurlarda bırakırlar.
DOMUZ BURUNLU KAPLUMBAĞA
Bu cins hakkında pek net bilgiler bulamadım ama bu cins adına yazılmış bir yazıyı paylaşıyorum .
Bizler Avustralya ve Yeni Zelanda taraflarında yaşayan kaplumbağalarız. Hepimiz tatlısularda yaşamayı seviyoruz. Ve diğer tatlısu kaplumbağalarından en önemli farkımız, bizim sucul yaşama en iyi uyum sağlamış kaplumbağalar olmamız, tabi deniz kaplumbağalarından sonra. Bunu hava atmak için söylemiyorum, gerçekten, mesela ayaklarımız yüzgeç şeklini almıştır.
İncir en sevdiğimiz meyvedir. Ama kabukluları ve böcekleri de pek severiz. Ölüp de nehre sürüklenen kanguru ve ineklerin leşlerini de yediğimiz doğrudur. Birilerinin nehirleri temiz tutması gerek, biz de üzerimize düşeni yapıyoruz, inşallah maşallah.
Bence bize dair en ilginç şeylerden biri yavrularımızın yumurtadan çıkış şekli. Biz kurak mevsimlerde tatlısuyun kumlu kıyılarına yumurtalarımızı bırakırız. Yavrular yumurtanın içinde gelişimlerini tamamladıktan sonra, kabuğu kırık hemen çıkmak yerine, dışarıda uygun koşulların oluşmasını bekler, uykuya yatarlar. Peki uygun zamanı nasıl anlarlar? Efendim, ne zaman ki yağış artar, bu kum kıyılar suya gömülürse, veyahut daha da ilginci, havada ani bir basınç düşmesi olup da bir fırtınanın yaklaştığı anlaşılırsa, yumurtalar çatlamaya başlar. Yumurtaların çatlamasının yarattığı titreşimler diğer yumurtaların da çatlamaya başlaması için tetikleyici etkendir. Şimdi buradaki şahaneliği size şöyle anlatayım, bakın ne kadar akıllı olduğumuzu oradan görün. Eğer her yavru, gelişimi tamamlanır tamamlanmaz yumurtadan çıkıyor olsaydı, o zaman hepsi farklı zamanlarda yumurtadan çıkacak ve birbirlerine yardımcı olamayacaklardı. Oysaki bir dış etkeni yumurtadan çıkmak için tetikleyici etken olarak kullanmamız sayesinde bütün yavrular aynı zamanda yumurtadan çıkıyor, kumu kazıp yüzeye çıkmak için birbirlerine yardımcı oluyorlar, üstelik bu sayede, bereketli yağmurlar ne zaman başlarsa o zaman yumurtadan çıkmış oluyorlar.
Sevimli burnumuz bizi popüler bir ev hayvanı haline getirdiğinden, aile bireylerimiz hayvan kaçakçıları tarafından yakalanıp başka ülkelere götürülüyorlar. Buna çok üzülüyoruz, çünkü türümüz yok olma tehlikesi altında. Daha çok yakın bir zamanda, Aralık 2010'da, ailemizden 11bin bireyi toplayıp kaçırdılar. Neyse ki bu vicdansız insanlar yakalandılar ve bizimkiler de evlerine geri gönderildi.
Moderatör tarafında düzenlendi: