Su kaplumbağası ne kadar büyür, yavru su kaplumbağası ne yer, kaplumbağa kaç yıl yaşar gibi merak ettiklerinizin yanı sıra hastalıkları, beslenmesi ve bakımı hakkında bir çok bilgiye sitemizden ulaşabilirsiniz.

Kırmızı yanaklı su kaplumbağası hakkında merak ettiğiniz tüm soruları sorabilir ve hızlıca cevap alabilirsiniz.

Üye Ol!

Kaplumbağa alınıp alınmaması hakkında ne düşünüyorsnuz ?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
ama nden onlar zaten doğal hayattan koparıyorlar biz de alıyoruz daha iyi bakıyoruz
 
Aynen öyle arkadaşım. O kaplardaacıyorum onlara yaaa! Benimki akvaryuma o kadar alıştı ki eski kabına akvaryum suyunu değiştirirken koyduğumda gıcık oluyor. Çıkacak delik arıyor resmen. Uğraşacam diye ters dönüyor korkuyla çeviriyorum. Yakınd açıkacak zaten o kaptan. O kadar büyümüş ki... Dondurma kabına koyup delikli kapağını şeffaf kapatıyorum . Onda bile ter dönüyor. Kapatmasam çıkıp düşecek. Nereye koyacağımı şaşırdım akvaryum temizliğinde.
 
eğer talep olmazsa yani bizler almazsak onlar da doğadan koparmaycaklar hayvanları.. arz talep meselesi yani.. talep oldukça bu böyle devam edecektir..
 
Arkadaşlar ne kadar güzel ki hepimiz doğadan koparılmamaları, bu ticaretin kanlı bir ticaret olduğu konusunda hemfikiriz. Aynen öyle, bu bir arz talep meselesi ve talep birazcık bile düşse doğalarından koparılacak kaplumbağa sayısı da o denli azalacak; söz konusu can taşıyan bir hayvancık olduğunda bir tane bir tanedir, ben buna çok inanıyorum.

Olayın ikinci bir boyutu var ki o daha sinsi. Ne yazık ki kaplumbağa bakımı eğer bahçeli, havuzlu bir eviniz yoksa evlerde akvaryumlarda yürümüyor. Burada da en çok seven kişilerin bile nasıl bir bir kaplumbağalarından vazgeçmek zorunda kalacaklarını üzülerek göreceğiz. "Balayı yılları" geçtikten sonra birkaç çok özverili istisna dışında onlar ya en iyi ihtimalle başka evlerin yolunu tutacak, ya da bilinçsizce oraya buraya terkedilecek. Bu işin sonu yok unutmayın, bunca zamanki tecrübeler hep aynı istikameti gösterdi malesef. Tam tamına yavru bir köpek boyutuna ulaşan, fakat sadece akvaryuma bağımlı olarak temizliği gittikçe zorlaşan su içinde yaşayan, doğaları gereği size sizin ona gösterdiğiniz sevgi ve ilgiyi hiçbir zaman göstermeyecek hayvancıkların sonu hep terkedilmek :(. O veya bu sebeple, ki bunlar çok da ayıplanacak sebepler olmayacak, ve sonunda hevesler tükenip, masraflar ve zorluklar büyüdükçe hayatları ziyan olacak. Ya birbirlerini ısırıp duracaklar ve sizin onları ayıracak akvaryumunuz olmayacak, ya 3 kulaç suda ömürlerini çürütecekler, ya çocuğunuz olduğunda sağlığı için ayrılmak zorunda kalacaksınız, ya üniversiteye gidecek yurda götüremeyeceksiniz, ya ya ya...onlar bizim hayatımıza biz onlarınkine uyum sağlayamadıkça ki bu çok zor, en sonunda evden sepetlenen bu zavallı yavrucaklar olacak.

Lütfen yakınlarınızı, kaplumbağa almak isteyenleri almamaları konusunda çok ciddi uyarın, kayıp hayatlar bunlar.. :(
 
Bu konuda kendi düşüncemi söylemeden edemeyeceğim...

Kaplumbağa sahibi olmamın sebebi belki hayvanlara karşı ilgimin olması olarak açıklamak kolaycılığına kaçabilirim. Ancak sonuçta piyasada satış fiyatlarını düşünüldüğünde arz-ı çok yüksek ve talebi de ona bağlı olarak bayağı fazla olan yani ticareti kolay olan bir hayvan türü. İnsana kolay alışması nedeniyle ebevynlerin çocukları için tabir caiz ise ucuz yollu, ölüm fanuslarının ucuzluğu ile de çocuklarının ağlamalarını durdurabilecekleri veya onlara sorumluluk duygularını aşılamak için aldıkları canlılar.

Benim kaplumbağa sahibi olmaktaki amacım ise biraz farklı. Lise yıllarında akvaryum sahibi idim o zaman bir tanede su kaplumbağası almıştım. Özellikle tırnakları ile balıklarıma zarar vermeye başlayınca onu ayrı bir ölüm fanusuna almıştım. Kış uykusuna yattığını bilmediğim için kışın üşüyor diye sobanın arkasında kurutmuştum ve çok üzülmüştüm. O zamanlar gösteremediğim ilgi için belki ondan özür dilemek için özellikle sahibi tarafından bakılamayıp pet-shoplara bırakılan büyük boy kaplumbağalardan bir tane aldım ama kısa sürede akciğer enfeksiyonundan ölünce (aldığımda zaten hastaymış) onun yerine bir büyük birde küçük aldım. Büyük küçüğü hırpalayınca bir büyük bir küçük daha alıp ayırdım. Sonra onlara elimden geldiğince ve ortamımın izin verdiği ölçüde büyük ve konforlu mekanlar hazırlamaya başladım.

Bizler istesek de istemesek de bu ticaret yapılacak. Ancak duyarlı kişiler tarafından alınan ve özenle büyütülenler diğerlerine göre şanslı olacaklardır. Özen gösterilenler belki kötü koşullarda kısa sürede öleceklerine evlerde 30-40 yıl gibi süre ile yaşayacaklar.

Canlılara ticari meta gibi bakmayan duyarlı kişiler için alıp-satmak pek hoş değil. Bende ticaretin yapılmasını hoş karşılamıyorum ancak olaya birde yabancılaşma penceresinden bakmak gerekir diye düşünüyorum. Toplumda doğaya yabancılaşmanın en çarpıcı göstergesi hayvanları korumaya yönelik olarak kurulmuş olan dernekler, sanal ortamda forumlar v.s.dır. En azından evlerde beslenen bu evcil canlılar sayesinde doğanın güzelliklerini doğadan bi haber kişilere gösterme, çocuklara doğa sevgisini aşılamak için bir araç olarak düşündüğümüzde durum fakrlı görünecektir.

Benim bu konudaki yaklaşımım olumlu pencereden yani doğa sevgisini başkalarına da aşılama yönünde. Bir su kaplumbağası sahibi olup ona nasıl bakacağını bu tür forumlarda arayan kişiler forumlardaki sıcaklığın etkisiyle bir çok konuda bilgi sahibi olduklarını düşündüğümüzde bir küçük sukaplumbağasının çocuk ve gençlere neler kattığını düşünmekte fayda var sanıyorum.

Saygılarımla...
 
burda doğal ortamdan ayırmamak lazım evet herkes hemfikir...ama yok alınmamalı almak hatadır vesaire demek en başta kendimizle çelişmek olur..çünkü hepimizin en az bir tane kaplumbağası var sanırım. amaç onu yaşatabilmekse daha doğrusu doğru dürüst sağlıkla yaşatabilmekse bu sitelerde dolaşan bilgi edinen araştıran altı üstü 5 ytl lik bi hayvan mantığını gütmeyen herkes zaten bir adım öndedir. vabaliyle birlikte satın aldığı o küçücük hayvana elinden geldiğince bakacaktır. bu noktayı herkesin aştığını düşünüyorum. ben kendimden pay biçip burda da okuduğum kadarıyla herkes zaten gözü gibi bakıyor evinde beslediği cana..
zaten kişiler bu mantığı taşıyolarsa elinden geleni yapacaktır hakkını vererek yapabilmek için..
küçükken bakayım büyüyünce atarım başından mantığı kadar bencilce bi davranış olamaz..ama ne yazik ki bu gerçek.. her gittiğim dükkanda kocaman kocaman kaplumbağalar vardı..süklüm püklüm kalmışlar bi yerde..ben eminim ki herkes elinden geleni yapıyo..herkes belki bilinçli almıyo olabilir ama öğrenmek isteyen insanında öğrenmemesi için bi sebep yok bence.. ya da herhangi bi bahane..
böyle bi zamanda kimse o kadar para harcamaz kaplumbağaya.. ısıtıcı filtre vesaire.. derken mebla yüklenebiliyo..tamamen sevgi işi bence..
bu sefer iktisat , arz_talep konusuna girmicem daha fazla :)
belki çok duygusal ifade ediyorum..herkes kişiselleştirebilir kendine göre ama o hayvanı tüm sorumluluğuyla birlikte ben aldım..isteyerek aldım..ve tamamen bana muhtaç bi yaratık..
sırt çevirmek öyle ya da böyle bence büyük günah... :S
 
Sevgili Merve,

Bu noktada aydınlatmak istediğim birşey var; en bilinçliler, en bilgililer, bu tüm kaplumbağa sitelerinde en çok bilgiyi aktaranlar, şu an bile hala sürekli alıntılanarak mesajları yayınlananlar bile kaplumbağalarını en sonunda vermek zorunda kaldı. Bu kötü mü, hem de çok kötü, benim kadar çok az kişi buna bu kadar üzülür, yoksa bunu makul bulduğum gibi bir sonuç mu çıktı yazdıklarımdan?? Kesinlikle hayır. Ama aynı zamanda gerçek..

Sevgiyle ve maddiyatla yürüse keşke, ama yürümüyor. İnsana hayatı hiç değişmeyecek, kaplumbağası da hiç büyümeyecek, olsa olsa masrafı bakımı ne kadar olacak gibi geliyor.

"Ben başkayım, çok bilinçliyim, en çok sevenim, herşeyi yaparım" diyen, gerçekten de öyle olan herkesin ama herkesin tek tek kaplumbağalarından ne kadar acı içinde vazgeçmek zorunda kaldığını gördükten sonra benim "kaplumbağa almak hatadır" demekten başka yazabileceğim birşey yok.

"Ben kaplumbağa aldım, ben hata yapmayan biri olduğuma göre kaplumbağa almak da hata olamaz" gibi bir yanılgıya düşmemek lazım "kendimizle çelişmemek" adına.

Benim de dünya tatlısı bir kaplumbağam var, üstüne nasıl titrediğimi bir ben bilirim, ama keşke almasaydım, açık yüreklilikle evet hata yapmışım, bu ticarete bir katkı da ben yapmasaydım, büyüdüğünde akvaryumum 1,5 metre de olsa onun için topu topu 4 kulaç yerde, "kendi lağımında" yüzdüğünü görmek beni çok üzecek.

Sonuna kadar gidecek istisnalardan olabilmeyi diliyorum, hem kendi adıma hem sizler için. Zaman geçtikçe, hele bir de forumlarda benim gibi biraz fazlaca kalırsanız beni anlayacaksınız tamamen..
 
Kesinlikle tamamen katılıyorum sevgili Melo (Pınar).Ben de sizin gibi forumlarda onlarca , yüzlerce şekerin evlerinden atılma ilanlarını gördükçe söyleyecek başka bir şey bulamıyorum..."Almayın , bakın bu iş zordur , emek ister , yürek ister , ilgi ister" deyip bir sürü insana anlattım ama bir çoğu beni dinlemedi.Sanılıyor ki onlar öyle 4-5 cm. kalacak...İhtiyacı 1 palmiye kaptan ya da ufacık bir paludaryumdan ibaret...Ama değil işte.

Kaplumbağaların ev ortamına en uygun "olmayan" canlılar olduğunu düşünüyorum.Benim de bir kaplumbağam var ama zamanında keşke birileri beni bilinçlendirseydi de ben hiç kaplumbağa almamış olsaydım.Bebeğimi doğal ortamından , sınırsız sularından ve mutluluğundan koparmamış olsaydım keşke...Keşke hiç başlamasaydım bu işe , bu ticarete katkı sağlamasaydım.

Hepimiz isteyerek aldık.İstemeden alan var mı aramızda?Tabii ki yok...Ona ya da onlara en iyi şekilde bakmaya "çalışıyoruz".Çünkü sadece çalışabiliriz , onlara en iyisini , yani doğal ortamlarını asla veremeyiz.Sırt çevirmiyoruz keşke bu ticarete baştan ortak olmasaydık diyoruz.

Ben almazsan başkası almazsa , yüzlerce kişiyi buradan bilinçlendirirsek hayvancılar ne yapacak?Diyelim ki Türkiye'deki tüm insanları bilinçlendirdik...Artık herkes onların bakımlarının zor olduğunu biliyor ve doğal ortamlarından koparılmaması gerektiğini biliyor...O zaman hayvancılar kime satacak onları?Satamayacaklarından dolayı artık bir süre sonra doğal ortamlarından koparılmayacak.Bu ticaret sona erecek.

Oldscout sizin mantığınızla yola çıkarsak o zaman şu örnekleri de verebiliriz:Kanserden her gün yüzlerce insan ölüyor , tedavi yapıldığında veya da yapılmadığında...Biz de kansere yakalanırsak kendimize tedavi uygulamayalım , ilaç içmeyelim...Nasıl olsa eninde sonunda öleceğiz...Hayatı oluruna bırakmak gibi bir şey...Baştan kaybetmektir..."Nasıl olsa olmuyor , olmayacak hiç denemeyelim bile" demenin diğer adıdır.

Unutmayın ki hiçbir şey imkansız değildir.Eğer biz insanları bilinçlendirmeye çabalarsak çalışırsak neden bu ticaretin önüne geçemeyelim ki...

Çocuklarınıza kedi alın , köpek alın , kuş alın ama kaplumbağa almayın...Nasıl olsa ufacık kapta bakılabiliyor , ya da minik bir paludaryum bir ısıtıcı ona yeter demeyin.Çünkü onların da özgürce sonsuz sularda yüzmeye hakkı var...Bu hakkı kimle kısıtlıyor?Tabii ki bizler...Bizler onları hayvan dükkanlarından almaya devam ettikçe onların yerine yenisi gelecek ve bu kısır döngü asla bitmeyecek.Hangimiz onu aldığımızda büyüdüklerinde onların 35 cm.e kadar varabildiğini biliyorduk?Hangimiz onların en az 100 litrelik paludaryuma , ısıtıcıya , filtreye vb. ekipmanlara ihtiyaç duyduklarını biliyorduk?..Hangimiz onların doğal ortamlardan koparılıp böyle minik paludaryumlara tıkıldığında ve bize vicdan azabı yaşatabileceklerini?Eğer böyle birisi varsa çıksın desin "Evet ben biliyordum bakım koşullarının böyle olduğunu ve onu doğadan koparmaya hazırdım." desin mertçe...

Zaten de eğer hayvancılar onları "onların ihtiyaçlarını" sayarak ve "bakım şeklini" anlatarak satsalar bu kadar alıcının %99'u olmazdı...

Bir muhabbet kuşu böyle değildir mesela...Çünkü onu şimdi alsak da almasak da onlar üretilecek.Çünkü artık onların doğasının neresi olduğu bile bilinmiyor.Onlar artık insanların yaşamına uyum sağlamıştır.Ama kaplumbağalar üretilmiyor , sulardan toplanıp bebekken buralara getirilip satılıyor.Biz kaplumbağa almazsak onlar doğalarında mutlu mutlu yaşayacaklar."Bülbülü altın kafese koymuşlar , ille de vatanım" demiş.İsterseniz 1.000 isterseniz 10.000 litrelik paludaryum yaptırın kaplumbağanıza...O doğasında olmayı tercih ederdi , seçme hakkı onda olsaydı.Biz burada romantik romantik onlara bakacağız , büyüteceğiz diye onları doğasından koparıyoruz.Ya onların seçme hakkı olsaydı...Sizi ister miydi bir düşünün...Yoksa acaba doğalarını mı isterlerdi?Şöyle de bir durum var ki; hemen hemen hiçbirimizin 500 litreden fazla bir paludaryum yaptırabilme imkanı da yok.

Ben de kendi kaplumbağamı en az sizin kadar seviyorum ama onu sonsuz sularından kopardığım için vicdan azabı çekiyorum.Keşke hiç almasaydım diyorum...Sonra ona bakmamın gerektiğini bildiğimden ona en iyi şekilde bakmaya çalışıyorum.Sorumluluğumu yerine getirmeye çalışıyorum.Tabii ki "keşke almasaydım" diyorum diye ona bakmamazlık etmiyorum.

Cahide'nin de dediği gibi; her şey kaplumbağalar için!
 
"Ben almazsan başkası almazsa , yüzlerce kişiyi buradan bilinçlendirirsek hayvancılar ne yapacak?Diyelim ki Türkiye'deki tüm insanları bilinçlendirdik...Artık herkes onların bakımlarının zor olduğunu biliyor ve doğal ortamlarından koparılmaması gerektiğini biliyor...O zaman hayvancılar kime satacak onları?Satamayacaklarından dolayı artık bir süre sonra doğal ortamlarından koparılmayacak.Bu ticaret sona erecek. "

İşte bu imkansız.
Bir internet sitesiyle kimseye laf anlatamayız.
Daha geniş çaplı bir yöntem bulmalıyız.Bulsak bile insanlar artık kör olmuş hayvanımı görecekler ?
Kediyi görünce tekme atan erkek çocuğundan ne beklersin ?
Kaplumbağa ALMAYIP,Onu oyuncak gibi OYNATMAMASINI MI ?
Yada hangi aileyi bilinçlendirebiliriz çocuğunuza almayın diye ?
Çok kendi iradesiyle istemezse eğer elbet aldırır aileye.Aileler yavrularına kıyamazlar genellikle.Çocuk ne yapar ne eder istediğini yaptırır.Kendimden biliyorum.Şartlar koyardım.Böyle yaparsam bunu yapacaksınız diye.Ama tabi ki ailem hiçbir zaman hiçbir canlıya hiçbir hayvana zarar vermeme asla izin vermediler.Ve hiçbir hayvanı oyuncak olarak kullandırtmadılar.Ama bu sadece benim ailem ve sadece Türkiyedeki 10 -20 aile..Geriye kalanları ?
Kaplumbağalar tüysüz hayvanlar,bir çok kendini bilmez hayvanlar tüylü diye hiç bir hastalıkları (ne astım nede başka bir hastalık) olmadığı halde onları dışlıyorlar.
Hatta neredeydik...Hatırlayamıyorum şuan ; ailemle bir büfede yemek yiyorduk.Yazındı,dışarıyada masalar koyarlarya püfür püfür...Neyse yanımızada birkaç kedi.Tabi ben dururmuyum ne yiyorsam onlarada çaktırmadan atıyorum.Kız,kolunda sevgilisi bir anda kedinin önünde durdu "Aııykkkk" diye ilginç bir ses çıkartıp gitti.Çok ilginç geldi,üzüldüm hallerine gerçekten...Gelde bu kıza laf anlat ?
Egoları,tavırları,kendine özgü onu pöpüler yaptığını sanan hareketler,sevgilisinin yanındaki yapmacık hareketler sergileyen kim bilir kaç tane insan var.Bunlara laf an-la-ta-ma-yız.
YAparız diyorsunuz,bende diyorum.Ama şöyle bir düşününce imkansız.Keşke yapabilsek keşke engel olabilsek.Keşke çocukların elinde oyuncak gibi kullanılmalarından kurtarabilsek.Tek kaplumbağalar değil kedilerimiz,köpeklerimiz,hamsterlerimiz,kuşlarımız,tavşanlarımız acımasızca bakılıyor.Bir çok çocuğun elinde ölüme terk ediliyor.Tarçın'cım sen bana anlattın köpeyi tekmeleyen adamı.

Bana kalırsa ben kaplumbağaların doğada olmaları taraftarı değilim.Şuan olmasa bile doğada daha çok tehlikedeler.Başka hayvanlara avlanma,küresel ısınma,su kirliliği,doğal kirlilikler vs. vs. vs.
E ne yapacağız diyeceksiniz ; işte benimkisi tam bir hayal !
Hayvan almak için mahkeme izni olmalı.Ve gönüllülerle bu besleyenler ayda bir kontrol edilmeli hayvanın sağlığı durumu bakılışı bakılım yeri vb.
İşte o zaman bu hayvanlar böylesine zarar görmezler ama hayal maalesef.

Geriye kalan tek çarede sizin dediğiniz ; doğadan koparmamak...
İnsan sevgisiyle yetişen bir hayvan bambaşka olur.Ama mecburuz ama buda bir hayal...Tüm Türkiye'ye hatta dünyaya nasıl bunu anlatabileceğiz sizce ?

Böyle insanlarla çok zor...İşte "hayal" der gider bu konuda...Bırakmaya niyetim yok benim tabi sizde bırakmazsanız.Umarım "hayal" olmaz...Hayalsiz yaşanmaz ama olmayacak hayallerle yaşamak,işte bu aptallıktır.
 
tarçın sölediklerinde büyük bölümünde haklı aslında..
ama diğer sölenenler tamamen doğru.. bu ticaret sadece ülkemizde yapılmıyor..ütopyadan bahsediyorum şu an için bu ülkede yasaklatsak bile en fazla burda satılmaz..ama kaplumbağalardan bahsediyosak sadece bu canlılar bizim gördüğümüz kadarından ibaret değil elbette..bütün dünyadan bahsediyoruz..
ama şu düşünce kesinlikle çok doğru bu kadar bakılması zor sağlıklı olarak yaşaması için ihtiyaçları çok olan bir hayvanı böyle olduğunu bile bile de aldım demek ya da almak bakmak mümkün değil..
kaldı ki en başta zaten işin içince cahillik var.. kendi sattığı canlının nasıl ortama ihtiyacı olduğunu bilmiyor insanoğlu da müşterisine bilgi verecek yol gösterecek..şansa kalmış artık kişi öğrenirse öğrenir...bilirse bilir..
melo nun da dediği gibi (hatta teşekkür ederim bana hitaben dedği için :) ) bırakmak zorunda da kalabiliriz.. bilmiyorum bakımı ağırlaşınca insan için yapacak bişey de kalmayabilir..belki bir noktada bırakanlar da haklı..tok açın halinden anlamazmış misali şimdi 10 cm lik hayvan böyle kalmıcak..şimdi bakmak kolay ama o zaman nolur hali?? tabi bu da tecrübeyle görülecek bişey..
benim dediğim biraz daha duygusal bi ifadeydi..
hata doğru yanlış çok göreceli kavramlar malum..kişiden kişiye doğruluk ve hata kavramı değişir..bu tamamen bireysel fikrim...ama aldığım şartlara göre çok daha iyi bakıyorum..ordaki ortamından çok daha sağlıklı bir ortamda yaşıyo..bu durumda hata olarak görmüyorum..hatta diğer hayvancıklar içinde ben gibi değilde işi en başından bilen bilinçli sahiplere düşmelerini diliyorum..
herkes elindekinin en iyisi en makul şartıyla bakıyordur tabi..bundan kastım maddi durum yoksa bunun yanında sonsuz bir bağ da var :)
kimse birebir doğal ortam yaratamaz..ama yapabileceği en iyi imkanları sunabilir...
ama şu düşünceye de saygı duyarım..o kadar hayvan var bu ele avuca geliyo diye makul diye kalkıp doğal hayatından koparılıp ""ticari bir ürün"" niteliğini alsın...bu da haksızlık bir yerde..ve bence doğru bir düşünce..
ama bu saatten sonra da elimdeki canlıyı doğal ortama bırakamam..daha doğrusu büyüyünce bırakamam.. gonzimin dediği gibi insan sevgisiyle yetişmiş olacak..doğal ortama ayak uydurabileceğine de inanmıyorum ben şu an için..
tabi işin birde bambaşka boyutu var.. hediye olarak sunmak!
ya da heves uğruna saçma sapan insanların (ki bu cümleyi gonzimin anlattığı insanlardan yol çıkarak söylüyorum) böyle hayvan edinmeleri.. bu her hayvan için geçerli..
hayvan anlayışı tüğlü göze hoş gelen zararsız tozssuz çöpsüz türden olanlardan ibaret olanlar...onlarada söylenecek herhangi bir söz ya da caydırıcı herhangi bir şey ben düşünemiyorum..allah esirgesin :)
bence hayvan sevmek hayvana bakmak tamamen gönül ve birazda vicdan işidir..
çok konuştum.. benden bu kadar :D
 
Demiyoruzki aldığımız evcilleşmiş kaplumbağaları bırakalım doğaya.
Tabiki hayır,amacımız sadece bundan sonra kimsenin almaması ve alınmış olan kaplumbağaların bilinçlice bakılması.

Herkes kaplumbağasını çok seviyor canını verir ama az önce bir arkadaş yazmış "bilinçsizlikten kaplumbağam öldü,çok üzüldüm" diye.Bu sitede olmayıp kaplumbağasını deliler gibi seven o kadar cahil insan var ki...
Buradan herkes kaplumbağasına gözü gibi bakıyor diye bir sonuç çıkartamam BEN.Bana göre kimse o 1-5 kulaçlık yerde kaplumbağasına gözü gibi bakamaz.Sever,gözü gibi bakar ama sadece ona göredir.Kaplumbağalar ne kadar mutludur acaba orada...Acaba imkanı olsa doğayımı yoksa evdeki iki kulaçlık alanımı seçerdi...Yoksa çocukların elinde acı çekmeyimi avlanmayımı ? Yada yada kış uykusundayken toprağa gömülmeyimi yoksa doğal ortamındayken rahat rahat kış uykusuna yatabilmeyimi...

Bana göre doğadan koparmamakta yanlış,doğada onları bekleyen o kadar tehlike varki ama bana göre evde bakılmasıda yanlış,sorun evde bakılmak değil iki kulaçlık alanda hatta hatta bir ölüm fanusunda çocukların elinde oyuncak gibi oynanması.İşte paludaryum gibi onların ihtiyaçlarını karşılayamayacak ailelere,bireylere satılmamalı kaplumbağa.Cezası olmalı bu işin.Haksızlık bu !
O kaplumbağanın hiç mi canı yoktu ? Hiç mi istekleri yoktu.Akılları yok diye oyuncak gibi kullanılmasımı gerekir ? Hayır tabiki kullanılmamalı ama anlatamıyoruz...Keşke sesimi(zi) duyan olsa,bize kulak veren olsa,kaplumbağa satışı yasak olsa yada belirli ailelere verilip kötü bakılan yerlerden toplanılıp koskacaman bir akvaryum hazırlanıp oralarda bakılsalar..Fena mı olurdu ?
Ne kadarda mutlu olurdu küçük fındık kafalarımız :)

Mesela benim kaplumbağam yok.Almamda,ahhh kaplumbağaları görünce nasıl içim gidiyor bir bilseniz ! Gidip geliyorum ama kendime zorda olsa hakim oluyorum.Onlar için...
 
Söylediklerinize tamamen katılıyorum. Hangi kapluş isterdi küçücük paladaryumda yaşamayı?.. Biliyoruz, biz onu aldık artık ama bıralkamayız. taaa anavatanları Singapur'a gidip orada da bırakamayız. Çünkü ayak uyduramaz. Belki yemek bile bulamaz. Bizim yemlere alışmış olur, yemini başkasından almaya alışmış olur. Gözünün önünde de sürekli bir insan olur gördükçe oynayacağı. Ama oraya gidince bir sürü rakibi olacak belki diğerleri tarafından ezilecek, alışık olmadığından yaşayamayacak. Daha da kötüsü ya onu buradan ilk koparanlar tekrar onu bulur da yine o iğrenç pet shop ortamına götürürse...Ya yolda ölürse... Ya şans eseri yine aldığımız şehre gelmezse de bilinçsiz biri onu alırsa... yaşadığım ile gelmiş olsa tesadüfen, belki camda dikildiği an doğum lekesinden onu tanırım, veya bana yem için alıştığı için bana gösterdiği tepkiden. Belki o zmana tekrar alırım ama bu şansın olma ihtimali
bile trilyonlarda bir. Ve çoğunda doğum lekesi olmadığından tanıma bile kapluşunu. Çok kötü bir durum.
Bir arkadaşımız demiş: "kendi lağımında" birkaç kulaç atması gibi bir söz. Hele ki bu sözü duyunca o kadar üzüldüm ki... Ben sırf onun için iş sahibi olduğumöda kocaman bir ev almayı düşünüyordum. Belki paladaryum 200*100*60 falan bile olabilirdi o zaman. Kendi odamın veya salonumun bir köşesine koyardım ne kadar yer kaplarsa kaplasın. Yere koyardım. Suyu sonuna kadar doldurup, kenara kocaman taş koyardım. İstediğinde dışarı çıkabilmesi için de bir rampa yapardım. Bunun için en az 15-20 cm olması lazım. Yani kaybolmayacak boyutlara ulaşması. Yani akvaryum o her boydayken olabilir ama rampa için kaybolmaması için 15-20 cm olması gerek. O zmaan belki türünün diğer örneklerine göre daha iyi yaşıyor olabilecek. Ama bir de onun açısından düşünebilirsek... O büyük olacak. Ve hiç bir zaman o anavatanındaki gibi özgür olamayacak. ona göre bu paladaryum minicik olacak. Sonra " kendi lağımında" yüzecek. Ne kadar en büyük filytreyi almış ve akvaryumu en iyi şekilde temizliyor olsak da. Şimdi kakası küçücük olabilir, kolayca temizlenecek olabilir. ama büyüdüğündeki hâlini düşünün. 30 cmlik bir kapluşun kakasını. Ve onun her gün olduğunu... Cancağızlarımız kendi pisliğinin içinde mi yüzecek yaniii...Gerçekten bu açıdan düşünürsek bir dur demek lazım bu işe... Ama nasıl? Gonzim'in hayali gibi ancak... Ama böyle bir şey nasıl olacak? Ağlamak istiyorum. Aklıma Cahide'min büyümüş 30 cm olmuş ve paladaryumu büyük olmuş ama yine de " kendi lağımında" yüzüyor olması geldi. Suçsuzdu Cahide'm. Hiç bir şeyden habersizdi petshopa geldiğinde. Onun gibi diğer kapluşların da suçu neydi? Ne suç işlemişlerdi de buralarda hapis hayatı sürüyorlar? Minik şekerparelerim benim... :(
 
aragorn' Alıntı:
eğer talep olmazsa yani bizler almazsak onlar da doğadan koparmaycaklar hayvanları.. arz talep meselesi yani.. talep oldukça bu böyle devam edecektir..

ama onların doğadaki hayatı ev gibi değil doğal yaşamda tehkilerle karşı karşıya çok kolay gelebiliyorlar
 
Ama sonuçta onları Allah öyle yaratmış .Onlar gibi birçok hayvan birbirinin besini ve bu doğanın dengesi. Buna bir şey diyemeyiz ama onlar doğada kendilerini korumayı biliyorlar. Bence onlar için tek tehlike insanlar. Küresel ısınmaya yol açan onlar, fabrika atığıyla havayı suyu pisleten onlar, kapluşları doğadan söküp alan da onlar. Kapluşlar doğal ortamda başladıkları yaşama devam etselerdi kendilerini korumayı de bilirlerdi elbet. Ama bizim elimizde büyüyenler bilemez kendini korumayı sadece. Çünkü vahşi doğanın yaşam koşullarına uyum sağlayamamış olurlar. Mesela benim kapluş ona yaklaştırdığım en ufak cisimden korkup kaçabiliyor. Başkasından da korkuyor. Korkmadığı tek şey ben ve kardeşim. Bizi da sabah akşam görüyor bizim odada yaşıyor onda. Her eşyadan korkuyor neredeyse her yeni eşyadan. Ama doğaya bakarsak korkmazlar herhalde. Küçüklükten göre göre alışırlar. Direk de saldırırlar karşılarına çıkjan şeylere.
 
Ah bir konu açtık gitmediği yer kalmadı.
brk649,yaşını öğrenebilirmiyim ona göre sana bir yorum yapmak istiyorum o zaman bizi anlayacaksın.
 
aragorn Yazılan:
eğer talep olmazsa yani bizler almazsak onlar da doğadan koparmaycaklar hayvanları.. arz talep meselesi yani.. talep oldukça bu böyle devam edecektir..

ama onların doğadaki hayatı ev gibi değil doğal yaşamda tehkilerle karşı karşıya çok kolay gelebiliyorlar


sizin bahsettiğiniz doğal denge.. bu kapsamda dünyada her gün milyonlarca canlı başka canlılar tarafından öldürülmekte ve yine her gün milyonlarca canlı dünyaya gelmekte.. bu sonsuza dek böyle olarak devam edecek doğanın kanunu bu çünkü.. ve unutmayın ki evlerde değişik şekilde ölen kaplumbağa sayısı doğada ölen kaplumbağa sayısından kat kat daha fazla..
 
Sözümün başka yerlere vardığını hissetmeye başladım.Ben kaplumbağamı göllere falan bir yerlere bırakma niyetinde değilim...Ya da kimseye bırakın demiyorum.Sadece artık "onları doğadan koparmayalım" diyorum.Sevgili Gonzimmm , imkansız yoktur.Oldu ki bilinçlendirdik..Belki 300 yıl sonra olur ama kaplumbağalar artık ev ortamına alınmamaya başlarsa...Belki olabilir.Benim söylemek istediğim şey olayım "imkanı" ya da "imkasızlığı" değildi.Sadece bunun olmasının zorluğuğu insanları bilinçlendirmemizi engellemesin , engellememeli diyorum.

Merve Hanım diyor ki "Biz alamasak başkası alacak , talepleri çok fazla...İlla ki bir eve gidiyorlar.".Eğer insanlara öğretmeye başlarsak bu gidişler azalabilir ve hatta da yok olabilir.Onların doğalarından koparılıp satılıyor olması bizim de kaplumbağa almamızı gerektirmez.Zaten biz alsak da almasak da kaplumbağalar satılıyor."Almayarak" en azından bu ticarete ortak olmamış oluruz.

Bütün dünyadaki insanlar da Türkiye'deki gibi bakmıyor kaplumbağalara...Gidin bir bakın İngilizce ve Almanca kaplumbağa sitelerine...Acaba yerliler mi daha kaliteli yabancılar mı diye...Türkiye'nin kaplumbağa üstadları acaba çoğunlukla hangilerini okuyor acaba?Yurtdışında kaplumbağaların beslenmesi daha iyi yapılıyor.Onlar bizlerden daha bilgili...Bu araştırmadan ve düşünmeden yoksun , kaplumbağasına yeterince ilgi göstermeyen insanlar sırf bizim ülkemize mahsus değil ama birçoğu burada toplanmış.Bizim burada "ölüm fanuslarında" kaplumbağa besleyen sayısı çoğunlukta , onlarda ise azınlıkta...En azından ülkemizdeki kaplumbağa besleme bilincini düzeltmeli ve geliştirmeliyiz.

Bizlerin çoğu hayvan dükkanlarında olduğundan çok iyi bakılıyor.Burası hakkında lafım yok.O pis yerlerden kurtarıyoruz bebeklerimizi ama biz kurtardıkça yenileri oraya esir düşecek ne yazık ki.Hata diye nitelendirdiğim kısım bebeğime doğal ortamdaki güzellikleri yaşamayacak olmam...Hem de asla.Bu yüzden vicdan azabı çekiyorum.Keşke almasaydım diyorum hep.

Bir evde beslenen yılana hamster vermek başka bir şeydir , doğada yılanın hamsteri yemesi başka şeydir...Asla karıştırılmamalıdır.Birisinde hamsterin kaçma , kurtulma şansı vardır ama birisinde ise eninde sonunsa ise hamster ölecektir.Evde beslenen yılana hamster verilmesi , hamstera haksızlıktır.Çünkü onun da yaşamaya hakkı vardır.Doğal dengeyle ev ortamı birbirine karıştırılmamalıdır.Doğada 10 tane hayvan ölüyorsa , bizlerin bakımları altında 10.000 tane hayvan ölüyordur.Doğa onlara her şeyi kararında veriyor ama biz veremiyoruz.Ya da en azından "birçoğumuz" veremiyor.

gonzimmm' Alıntı:
"Ben almazsan başkası almazsa , yüzlerce kişiyi buradan bilinçlendirirsek hayvancılar ne yapacak?Diyelim ki Türkiye'deki tüm insanları bilinçlendirdik...Artık herkes onların bakımlarının zor olduğunu biliyor ve doğal ortamlarından koparılmaması gerektiğini biliyor...O zaman hayvancılar kime satacak onları?Satamayacaklarından dolayı artık bir süre sonra doğal ortamlarından koparılmayacak.Bu ticaret sona erecek. "

İşte bu imkansız.
Bir internet sitesiyle kimseye laf anlatamayız.
Daha geniş çaplı bir yöntem bulmalıyız.Bulsak bile insanlar artık kör olmuş hayvanımı görecekler ?

Demişsin.Buna tek cevabım var.:)"Ya öğretebilirsek..."Nasreddin Hocanın sözü gibi; "Ya tutarsa...".Dereye maya çalmakla nasıl zarar gelinmiyorsa , insanlara kaplumbağaları öğretmekle de zarar gelmiyor.Tarafımdan denenmiş ve onaylanmıştır.:)Yani "Kaplumbağa bakımı zordur , şunlar kurallarıdır...Ben keşke almasaydım diyorum , çünkü..." bunu anlatmakla kimsenin bir şeyi eksilmez.
 
Amaan boş ver , nasıl olsa sen şimdi anlatsan da kimse seni "kendi düşüncelerinden" dışarıya çıkıp da anlamaya çalışmayacak diyordum kaç zamandır da ondan cevap vermiyordum...Ama yaraşır mı şanımıza kaçıp gitmek , öğretmeyi ve anlatmayı bırakmak...Tamam alıyorum kalemi tekrar elime.

Atasözü ve deyimleri lütfen gerçek anlamıyla anlamaya çalışma sevgili Gonzimmm.O zaman "bir elin nesi var , 2 elin sesi var"ı da tutup; "e tek elle de el şıklatabiliyoruz , yani ses geliyor"a çekebiliriz.Bir düşün , 2'si aynı mantık ve aynı kapıya çıkıyor.

Yazımın tamamını okuyup okumadığından şüphe duydum...Çünkü asıl orada anlatmak istediğim şeyi bırakmış da son cümleme , son örneğime takılmışsın ve ona göre de yorum yapmışsın.

***Kusuruma bakmayın sevgili üyeler ve sevgili yönetici arkadaşlarım ben de bir yönetici olarak kural ihlal ediyorum ama bunu açıklamadan edemeyeceğim.Biraz konunun dışına çıkıyorum , şimdiden özür dilerim.

Senin şu anda yaptığın bir "öğrenilmiş çaresizlik"tir.Ben insanlara kaplumbağa alınmaması gerektiğini söyleyip bir de üstüne sebebini de anlattığımda sözlerimden etkilenen ve beni gerçekten anlayan az da olsa insan çıktı.İşte bu beni mutlu eder , emeğimin karşılığını aldığımı söyler.Bir kaplumbağa bile kurtulsa ben bunu "zafer" olarak görüyorum ve gururlanarak seviniyorum; bir kaplumbağanın hayatını daha mutlu şekilde yaşamasına yardımcı oluyorum diye.Azlık çokluk göreceli bir kavram ama az da olsa ben kaplumbağalara yardımcı olabiliyorsam neden durayım ki...Ya da neden insanları durdurayım ki.

Şurada anlaşalım , biz anlattıkça "almaktan vazgeçen insanlar" var mı?Tabii ki var , al işte en güzel örneği...Sensin!Biz seni bilinçlendirdik ve sen kaplumbağa almadın.O zaman neden "bilinçlenmeyen insanlar da var , biz bunu yapamayacağız" diyelim ki?Kısıtlı da olsa çeşitli kitleleri yönlendirebiliyorsak bunun azı çoğu olmaz.Bir şeye baştan "olmayacak" demek kaybetmektir zaten."Ben kararlıyım kaplumbağa ticaretini durduracağım" diye işe başlamaktır asıl bize kazancı getiren.

Yukarıdaki örneğimi tekrarlıyorum; ölme ihtimalimiz varsa hastayken tedavi olmayacak mıyız?Tabii ki olacağız , çünkü yaşayabilme imkanımız da var.İnsanı hayatta tutan şey inancıdır değil mi?Hayalleridir.Senin de doğruladığın gibi.O zaman bu hayale neden sen de inanmıyorsun?Hayal derken bizim bildiğimiz peri masallarını değil de olabilmesi mümkün istekleri kastediyorum.:)Ortada bir olay varsa gerçekleşme ihtimali de vardır.Burada dünyadaki tüm "kaplumbağa ticaretini" durdurmaktan söz ediyorum.

Aslında konum başkaydı ama bunun da imkansız olmadığını vurgulamaya çalıştım.

Kaplumbağa ticareti belki duracak , belki durmayacak...Peki biz durmamasına katkı sağladığımızda neyimiz eksiliyor...Ufacık bir zamanımızdan başka bir şeyimiz eksilmiyorsa neden 1 tane 2 tane 10 tane 100 tane 1000 tane kaplumbağanın hesabını yapıyoruz ki?Önemli olan bir tane bile olsa kaplumbağanın hayatını kurtarabilmek değil mi!(Zaten de hayatımız boyunca ne boş işlere vakit harcadığımızı da katarsak önemli bir işe harcanan bir vakit olduğunu düşünüyorum.)

Bu yazıyı 45 dakikada yazmışım...(Pratiğimi de kaybetmişim.:))Şu anda da pişmanlık duymuyorum.Bunun boşa harcanan bir vakit olduğunu düşünmüyorum.Aksine iyi ki yazmışım diyorum.Belki kimimizin bir şeyler anlayacağını umarak...

Ben daha yazardım ama yazımı daha fazla uzatırsam kavramların karışacağına ve anlamakta zorluk çekilebileceğini düşündüğümden kısa kesiyorum.Daha fazla açıklamam gereken bir yer olursa bana nereden ulaşabileceğinizi biliyorsunuz.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst