Amaan boş ver , nasıl olsa sen şimdi anlatsan da kimse seni "kendi düşüncelerinden" dışarıya çıkıp da anlamaya çalışmayacak diyordum kaç zamandır da ondan cevap vermiyordum...Ama yaraşır mı şanımıza kaçıp gitmek , öğretmeyi ve anlatmayı bırakmak...Tamam alıyorum kalemi tekrar elime.
Atasözü ve deyimleri lütfen gerçek anlamıyla anlamaya çalışma sevgili Gonzimmm.O zaman "bir elin nesi var , 2 elin sesi var"ı da tutup; "e tek elle de el şıklatabiliyoruz , yani ses geliyor"a çekebiliriz.Bir düşün , 2'si aynı mantık ve aynı kapıya çıkıyor.
Yazımın tamamını okuyup okumadığından şüphe duydum...Çünkü asıl orada anlatmak istediğim şeyi bırakmış da son cümleme , son örneğime takılmışsın ve ona göre de yorum yapmışsın.
***Kusuruma bakmayın sevgili üyeler ve sevgili yönetici arkadaşlarım ben de bir yönetici olarak kural ihlal ediyorum ama bunu açıklamadan edemeyeceğim.Biraz konunun dışına çıkıyorum , şimdiden özür dilerim.
Senin şu anda yaptığın bir "öğrenilmiş çaresizlik"tir.Ben insanlara kaplumbağa alınmaması gerektiğini söyleyip bir de üstüne sebebini de anlattığımda sözlerimden etkilenen ve beni gerçekten anlayan az da olsa insan çıktı.İşte bu beni mutlu eder , emeğimin karşılığını aldığımı söyler.Bir kaplumbağa bile kurtulsa ben bunu "zafer" olarak görüyorum ve gururlanarak seviniyorum;
bir kaplumbağanın hayatını daha mutlu şekilde yaşamasına yardımcı oluyorum diye.Azlık çokluk göreceli bir kavram ama az da olsa ben kaplumbağalara yardımcı olabiliyorsam neden durayım ki...Ya da neden insanları durdurayım ki.
Şurada anlaşalım , biz anlattıkça "almaktan vazgeçen insanlar" var mı?Tabii ki var , al işte en güzel örneği...Sensin!Biz seni bilinçlendirdik ve sen kaplumbağa almadın.O zaman neden "bilinçlenmeyen insanlar da var , biz bunu yapamayacağız" diyelim ki?
Kısıtlı da olsa çeşitli kitleleri yönlendirebiliyorsak bunun azı çoğu olmaz.Bir şeye baştan "olmayacak" demek kaybetmektir zaten."Ben kararlıyım kaplumbağa ticaretini durduracağım" diye işe başlamaktır asıl bize kazancı getiren.
Yukarıdaki örneğimi tekrarlıyorum; ölme ihtimalimiz varsa hastayken tedavi olmayacak mıyız?Tabii ki olacağız , çünkü yaşayabilme imkanımız da var.İnsanı hayatta tutan şey inancıdır değil mi?Hayalleridir.Senin de doğruladığın gibi.O zaman bu hayale neden sen de inanmıyorsun?Hayal derken bizim bildiğimiz peri masallarını değil de olabilmesi mümkün istekleri kastediyorum.
Ortada bir olay varsa gerçekleşme ihtimali de vardır.Burada dünyadaki tüm "kaplumbağa ticaretini" durdurmaktan söz ediyorum.
Aslında konum başkaydı ama bunun da imkansız olmadığını vurgulamaya çalıştım.
Kaplumbağa ticareti belki duracak , belki durmayacak...Peki biz durmamasına katkı sağladığımızda neyimiz eksiliyor...Ufacık bir zamanımızdan başka bir şeyimiz eksilmiyorsa neden 1 tane 2 tane 10 tane 100 tane 1000 tane kaplumbağanın hesabını yapıyoruz ki?Önemli olan bir tane bile olsa kaplumbağanın hayatını kurtarabilmek değil mi!(Zaten de hayatımız boyunca ne boş işlere vakit harcadığımızı da katarsak önemli bir işe harcanan bir vakit olduğunu düşünüyorum.)
Bu yazıyı 45 dakikada yazmışım...(Pratiğimi de kaybetmişim.
)Şu anda da pişmanlık duymuyorum.Bunun boşa harcanan bir vakit olduğunu düşünmüyorum.Aksine iyi ki yazmışım diyorum.Belki kimimizin bir şeyler anlayacağını
umarak...
Ben daha yazardım ama yazımı daha fazla uzatırsam kavramların karışacağına ve anlamakta zorluk çekilebileceğini düşündüğümden kısa kesiyorum.Daha fazla açıklamam gereken bir yer olursa bana nereden ulaşabileceğinizi biliyorsunuz.