Öncelikle şu kanser-tedavi örneğini açıklamalıyım sanıyorum.Siz çocuklara hayvan alınması güzel bir şeydir , sorumluluk alma duygusunu geliştirir demiştiniz.Katılıyorum , hatta 5. sayfada benim de yazmış olduğum gibi hayvanların gençler üzerinde çok güzel etkileri oluyor.Ama bu etkileri insanlara kaplumbağa alarak ya da aldırarak sağlamayalım.Kedi , köpek , kuş gibi artık evcilleştirilmiş hayvanlar alınsın lafım yok ama kaplumbağa almayalım.Çünkü biz ne yapsak da ne etsek de onlar doğal ortamlarında olmayı tercih ederlerdi , dilleri olsaydı.Kafes-bülbül lafındaki gibi.Siz arz-talep meselesinden dolayı biz kaplumbağaları alsak da almasak da onlar yine de doğal ortamlarından koparılacak , iyi ya da kötü evlere gidecek demiştiniz.Bu arz-talebi biz sağlayabiliriz.Yani insanları bilinçlendirerek kaplumbağaların doğal ortamlarından koparılmalarını engelleyebiliriz.Ama "zaten koparılıyor , biz bir şeyler yapsak da yapmasak da koparılacaklar" demeniz teslimiyetçi bir tavır olarak göründü.İnsanlara kaplumbağa aldırmayarak bu kısır döngüyü yok edebiliriz.Bu koparma ya da koparmama olayını bizler engelleyebiliriz.Eğer onlar doğalarından kopmazlarsa hepsi mutlu ve iyi evlerinde olacak zaten.
Doğa kaplumbağalara o kadar iyi bakıyor ki onların bakıcıya ihtiyacı olmuyor.Bizim teknolojiyle sağladığımız temizleme işlemini doğa zaten kendini temizleyerek yapıyor , bizim sonradan eklediğimiz bakteriler zaten doğada var , bizim lambalarla sağladığımız ışınlar doğada mevcut , bizim ilaçlarla sağlattığımız vitaminler doğadaki yemlerde bulunuyor...Bu liste uzatılabilir.Kaplumbağaların doğada bakıcıları yok çünkü bakıcılara da ihtiyaç yok.Bizim buralarda onları doğalarından daha fazla hasta ediyoruz onlara bakarak.Doğalarında her şey tam karar , her şey olması gerektiği gibi.Biz zaten doğayı taklit ediyoruz.Isıtıcılarımız suları doğadaki gibi sıcak tutmak için , kuru yemlerimiz doğadaki yemlerine benzer şekilde , lambalarımız güneşi taklit ediyor...Her şeyin orijinali iyi olduğu gibi , bu bakımın da doğalı , orijinali , katkısızı iyi.
Türkiye'de doğa ve hayvan bilinci hala gelişmemiş ve oturmamış diye düşünüyorum.Bizlere örnek olması gereken devlettir değil mi?Ama devlet yapılması gerekenlerin tam tersini yapıyor.Hayvanları katlediyor ve hayvan almamayı destekliyor.Nedir bunlar?
-Mamak'ta yapılan katliam
-Daha geçen aylarda öldürülen yavru köpek.Altınözü belediyesinin görevli ekibi yavru bir köpeği silah çıkarak öldürdü.Bunu kameraya çeken kişinin görüntüleri internete atılmasıyla hayvan severler belediyeyi mail yağmuruna tuttu.Biz de bir hayvan sitesi olarak belediyeyi kınayıcı mesajlar yolladık.Verdikleri cevap insanı delirten cinstendi."Köpek (yavru) mahalleye dehşet saçıyormuş , çocukları korkutuyormuş ve kuduzmuş diye aşılanmak için görevliler yollanmış.Ama bir yanlışlık çıkmış ve köpek öldürülmüş."Bu nasıl bir yanlışlıktır diye bas bas bağırdık ama dinleyen yoktu.Saçmalıktı yaptıkları.Ayrıntılı bilgi: http://www.antakyahaber.net/default.asp?Sayfa=HaberDetay&id=1648)
-Hayvan haklarında insanların aldıkları hayvanlara en iyi ve doğru şekilde bakmasını zorunlu tutmasına rağmen uyan ve uydurmaya çalışan yok ya da yok denecek kadar az.
-Köpek dövüşlerine karşı hala etkili bir yöntem yok.
-Hiçbir şey yapmamış bir köpek apartman sakinlerince şikayet edilirse göz göre göre sahibiyle apartmandan atılabiliyor.
-Denizleri ciddi şekilde kirletme
-Yasak avcılığın hala duruyor olması ve hala doğru düzgün yasaklar getirilmemesi
-Her akşam yüzlerce köpeğin belediyelerce zehirlenmesi
...
Bu liste daha çok uzayabilir , aklıma ilk gelenlerdi.Devlette doğa bilincine karşı zerre kadar bir şey olduğunu düşünmüyorum.
Her hayvanın kendine has bir görevi var.Evcillerimizinki de bize dostluk yapmakmış.İnsanlığın ilk çağlarından günümüze dek uzanan sağdık bağlılıktır mesela köpeklerinki.Biz onlara sevgimizi , yemeğimizi , evimizi , dostluğumuzu veriyoruz ve onlara bakıyoruz onlar da bize dostluklarını , mutluluklarını , eğlencelerini sunuyor.Onlarla oyunlar oynuyoruz , uyuyoruz , sarılıyoruz , konuşuyoruz...Çünkü o bizim canımızdan bir parça...Bir köle değil.Bir annenin yavrusuna baktığı gibi biz de onlara bakıyoruz.Onları annelerinden ayırmıyoruz zaten zamanı geldiğinde onlar ailelerinden ayrılıp kendi yuvalarını kuruyor.Biz de onlara kendi yuvamızı açıyoruz.Bizim yuvamız onların yuvası haline geliyor.Üstüne titrediğim biricik köpeğime de köpeğim diyemiyorum...
O benim kızım.Ben de onun insanıyım.
Bilinçsizken hayvancılardan kaplumbağa , muhabbet kuşu ve hamster aldım.O zamanlar bunun bir ticaret olduğunu bilmiyordum , belki de küçüktüm tam olarak algılayamıyordum.Ne zaman ki olaylara boyutlu ve geniş olarak bakmaya başladım , bir daha hayvan dükkanlarından hiçbir hayvan almayacağıma dair söz verdim.Ya bakılamayan bir hayvanı alırım ya da anne altından vermek isteyen birisinin hayvanlarını alırım , alırsam.Bir daha bu ticarete asla ortak olmayacağım.
"Evcil hayvan alın ama kaplumbağa almayın , onların iyiliği için.Hele ki hayvan dükkanlarından asla!Çok istiyorsanız gidin bakılamayan bir zavallıya evinizi açın.Zaten hayvan siteleri onlarca ücretsiz su kaplumbağası ilanıyla dolu." diyorum.