Su kaplumbağası ne kadar büyür, yavru su kaplumbağası ne yer, kaplumbağa kaç yıl yaşar gibi merak ettiklerinizin yanı sıra hastalıkları, beslenmesi ve bakımı hakkında bir çok bilgiye sitemizden ulaşabilirsiniz.

Kırmızı yanaklı su kaplumbağası hakkında merak ettiğiniz tüm soruları sorabilir ve hızlıca cevap alabilirsiniz.

Üye Ol!

7 yaşındaki kaplumbağa Melek'in kısa hikayesi

melo

Bronz 5 Üye
Katılım
1 Eki 2008
Mesajlar
31
Merhaba,

Ben eski kaplumbağa besleyenlerden..beni hatırlayanlar çıkabilir, yaygın kullanıcı adım pinar1112, benim 7 yaşlarında erkek bir kaplumbağam var, kırmızı yanak, adı Melek.
Melek’e bebekliğinden beri bakıyorum, şu ana kadar kaplumbağa beslemekle ilgili başka başka forumlarda yüzlerce yazı ve soru, okudum ve yazdım..

Bugün de uzun bir aradan sonra değinmek istediğim konu tecrübe.. Yani Melek’le ilgili şu güne kadar önemli bir maddi kaynak ve zaman harcadım, hayatımda olan manevi etkileri ise apayrı.. Sonuç olarak uzun sayılabilecek bir süredir bu hayvancıkla ilgili her anlamda müthiş tecrübelerim oldu. Hatta kaplumbağa alınmasına karşı olanların başında geldim ve bunu savundum, evde kaplumbağa bakımının en büyük heveslerle bile başlansa, en sonunda tıkandığını, kaplumbağaların büyük bir hızla evlerden sepetlendiğini, bu yüzden evde kaplumbağa bakımının tam da kaplumbağalar için hiç de uygun olmadığını yazanlardan oldum. Yine de biz Melek’le ayrılmadık, bu işi daha uzun yıllar götüreceğiz gibi görünüyor. Bunu da iyi çalışan bir sisteme bağlıyorum.

Ve bugün bu başlıkta da şu anki sistemimi de tanıtarak, geldiğim son noktayı paylaşmak istiyorum. Bu sistem, rahatına düşkün bir ev düzeni içinde, çok az müdahaleyle, şu an oldukça rahat çalışıyor. Şu ana kadar her türlü çevresel zorluğu atlattı (taşınma, akvaryum patlaması, geçici yaşam alanları), bir tek hastalık görmedik, Melek her zaman çok sağlıklıydı. Her sene kabuk değiştirir, her zaman iştahlıdır, yeterince kuru alanda kalır, yüzmeyi hep çok sever, verdiğim sağlıklı bitkileri de seçmeden yer..büyüme hızı da dengelendi.. Şu an kabuk boyu 14 cm., ağırlığı 400 gram. Artık geceleri de kuru bölgede yayıla yayıla uyuyor, tamamen güvende hissettiğini düşünüyorum artık (sonunda =). Akvaryumun içine yüzeye yakın elimi yatay tuttuğumda bebekliğinden beri gelir içine oturur, bu pozisyonda avcumun içinde ayakları suda saatlerce sal gibi gezebilir, sanırım sıcak geliyor =) Melek’in son yıllardaki fotoğraflarından..

mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano1_zps5c200162.jpg

mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano3_zps1e4a24f2.jpg

mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano9_zps9f9e04f6.jpg

mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano7_zpsf7a693f3.jpg

mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano5_zps4d45ef65.jpg

mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano6_zpsf660d950.jpg


Redearslider.com'un aylık fotoğraf yarışmasında 1. olmuştu, daha doğrusu paylaşmıştı (suyun içinde burnunda baloncukla uyuyan sağdaki)
mailto:/albums/t221/pinar1112/gfx_photo_winner_zpsdd4a59a8.jpg


Bu da bebekliği =)
mailto:/albums/t221/pinar1112/Resim049_zpsaed7e932.jpg


Şu an kullandığım sistem şöyle.
330 litre bir Yağmur akvaryum ve kendi dolabı, yaklaşık 300 litre olarak kullanıyorum.110x50x60 ölçülerinde akvaryumumuz. Kuşak ve kemerli. 2 kapaktan oluşuyor, ben sadece tek kapağı içinde UVB floresanın elektronik balastı monte edilmiş olarak kullanıyorum. Akvaryumun üstü yarı açık yani.

Şimdiye kadar ilk bebekliğinden beri olabilecek her türlü kuru bölge sistemini kullandım; taş, kaya, kütük, cam platform, hatta akvaryum dışında türünün ilk örneği Melekondu. Tabi herhalde en çok Melekondu’yu kullandım, yani akvaryumumun dışında bir kuru bölgeydi o;

mailto:/albums/t221/pinar1112/HPIM2472is_zps4cc24c28.jpg

mailto:/albums/t221/pinar1112/HPIM2473is_zpsa004dc54.jpg


Fakat onun da zorlukları oldu sonradan tabi. Akvaryumum patladı, yeni akvaryumu yeniden kuru bölge katına göre uyarlamak gerekecekti, Melekondu’dan vazgeçtim, zaten kaplumbağamın da pek nadir taş alanın içinde gezdiğini, asıl daha çok suya yakın küçük bir alanı sevdiğini gözlemledim. Daha büyük bir akvaryum ve Turtle Bank’e geçtim. Turtle bank’ı modifiye ederek kullandım, mıknatıslar yetersiz, ama tutturmayı iyi başarırsanız genel olarak çok pratik. Genel görünüş de en sonunda şöyle;

mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano10_zpse54599df.jpg

mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/IMG_0110_zps4ede4278.jpg

mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/IMG_0638_zpse515abd3.jpg


Filtrasyonda sadece dış filtre kullanıyorum, zaman zaman eğer bitkisel yem artıkları nedeniyle yük çoksa çok güçlü bir iç filtre ekliyorum.

Dış filtrem; Eheim Pro 2228 (1050 l/h). Su çıkış borularını su yüzeyinde her daim güçlü ve uzunlamasına dalgalanma olacak şekilde tutuyorum, yüzeyi böyle havalandırıyorum, hava motoru kullanmıyorum.

Malzeme dizilişi; en alta Eheim Ehfi Fix kalın gözenekli sünger, üstünde Eheim Ehfi Mech seramik, üstünde 2 adet mavi sünger, üstünde çok bol miktarda Eheim substrat ve en son ince bir tabaka elyaf..tam dizilimim bu. Eskiden zeolit de kullanıyor ve çok da seviyordum, malzemeler arasında süreli tek ürün o olduğundan sonradan değiştirme işleri zor geldi, tozlu yapısını da sevmiyorum solunduğuna ciğerler için oldukça zararlı olduğunu okuyunca da hepten bıraktım. 6 ayda bir filtre ve hortum temizliği yapıyorum, elyafı yeniliyorum. Şu hortum temizleyici aparatlar süper.

Arada kullandığım iç filtre Hydor Crystal R20 Duo (900l/h)

Sera ısıtıcı 300 watt. Koruyuculu olmasını seviyorum en çok. Su sıcaklığı 24-25 derece aralığına ayarlı. Tabi yazın ister istemez İzmir’de 30’ları zorladığı oluyor, buna yapacak bir şey yok..

Exo-terra UVB floresan 14 watt, kapağa monte edilmiş olarak ve reflektör ile birlikte kullanıyorum. Bazen 5.0 bazen de 8.0 alıyorum. Floresanın avantajı tüm kuru bölgeyi boydan boya görmesi. Tabi ayrıca bir de ısıtma lambası kullanıyorum, hava sıcaklığına göre watt ve mesafeyi ayarlıyorum, 40 watt ya da 60 watt normal bir softone kullanıyorum.

Sulu bir sistemi ayakta tutmak zor, zamanla ortaya çıkan problemler var, kireç gibi mesela. Genel olarak tecrübem şunu gösteriyor ki temizlik yükü çok ağır olan kaplumbağa akvaryumlarında su içinde ne kadar az malzeme o kadar iyi. Uzun boylu kaliteli yapay bitkiler kullanıyorum saklanma, gezinme bölgesi için. Akvaryumun içindeki her şeyi birkaç ayda bir temizleyip, fırçalıyorum. Kum hiç sevmiyorum. Su değişimini ayda bir yarı yarıya yapıyorum. JBL’in Aqua In-Out diye süper bir su değişim setini kullanıyorum, işi müthiş kolaylaştırıyor. Doğrudan çeşmeden akan suyu kullanıyorum, Sera Aquatan’la suyu hazırlıyorum.

Yem olarak hazır mamalardan Tetra Reptomin, Sera Carnivor, Sera Herbivor, JBL Herbil, Sera Mineral, JBL Agivert, Sera Vital bulunduruyorum. Protein olanı yüksek olanlardan oldukça az yer, daha çok otçul hazır yemlerden veriyorum. Tabi asıl mamaları yeşillikler; kıvırcık yeşil ve kırmızı marulla radika en çok yedikleri. Arada renkli dolmalık biberler, dereotu, asma yaprağı, su mercimeği; meyvelerden de haftada bir kez çok azıcık karpuz, kabuklu elma, armut, kavun.. Ayda bir Sera Reptilin’le vitamin takviyesi veriyorum. Ayrıca her zaman akvaryumunda küçük bir parça taze (yüzer vaziyette) mürekkep balığı kemiği bulunduruyorum.

Tüm bakımın evrile evrile geldiği son nokta budur. En çok da kendim için bir özet yapmak istedim. Belki faydalanan da çıkabilir.

Son olarak kaplumbağa bakmayı kimseye tavsiye etmiyorum, zor bir iş..hayvancığa da size de.. Ve bu ancak zaman geçince anlaşılıyor.

Selamlar..

Pınar
 
Tebrikler gercekten 7yildir kaplumbagaya hic hastaliksiz bakmissiniz. Masallah demeden gecmek istemedim. Ve emekleriniz sonucu olarak hem gorsel anlamda hem de onlarin sagligi acisindan cok guzel bir sistem saglamissiniz. Allah daha cok uzun omur versin :)
Konunun da bircok kisiye faydali olacagi dusuncesindeyim. Emeginize saglik :)
 
Cvp: 7 yaşındaki kaplumbağa Melek'in kısa hikayesi

tekrar hoşgeldin pınar. o zamandan bu yana bir takım yeniliklerimiz oldu. en başta kum meselesi. silis kum kullanırsan kir dibe geçmez. ama esas iki faydasından biri hayvan kumu kurcalarken bacaklarındaki deriyi atar. diğeri yediği sert yemleri midesinde öğütmek için bir miktar yer. alt bağa kaşıntısına da faydalı.

uvb'de max 6.0 olanı geçme üstü çöl hayvanları için olduğundan aşırı radyasyona maruz kalma durumu var.

izmirin suyu gerçekten berbat. ben şu an yazlıktayım. 5 tl'lik damacana su ile kısmi değişimleri yapıp dengeliyorum. sen ayrıca pahalıya gelebilir ama ayda bir carbon filtre kullanırsan bu daha iyi performans verecektir. zeolit olarak jbl ammo güzel bir ürün. diğerlerine göre en iyisi. kese içinde gelir. suya tutup tozunu tam aldığında bir zararı olmayacaktır.

mineral yemde kalsiyum var. haftada bir tam öğün verirsen kemiğe gerek kalmıyor. bir de meyve oranını bilmem ama vermemen daha iyi çünkü içeriğindeki şekeri alkole çevirerek karaciğerde yağlanma yapması dışında pankreası da zorluyor. yemelerine bakıyorum da senin sıpa resmen vejeteryen olmuş. Allah uzun ömürler versin.
 
Tekrardan hos geldin.

Kaplumbaga bakiminda gosterdigin ozen ve gayret takdire sayan. Dogal ortamlarini aratmamak icin elinizden geleni yapmissiniz. Bu yaziyi bizimle paylastigin icinde tesekkurler. Cem abi gereken bir kac bilgiyi vermis. Kaplumbaganiza uzun omurler diliyorum.
 
Maşallah, sağlıklı ömürler dilerim. Evinin güzelliği içinde tebrikler. Su canlısı beslemek gerçekten zor. Sistemin dengesi, temizliği, hayvanın uyumu vs derken vakit ve emek gerekiyor.
 
Cvp: 7 yaşındaki kaplumbağa Melek'in kısa hikayesi

Tırnakları çok ilgimi çekti kaç cm. olmuş o öyle :)
Uzun ömürler dilerim.
 
Cvp: 7 yaşındaki kaplumbağa Melek'in kısa hikayesi

Güzel yorumlarınız, iyi dilekleriniz ve önerileriniz için çok teşekkür ederim.


UVB yüzdesiyle ilgili bir de ekleme yapmak istiyorum; UVB floresanlar için %5, 8 hatta 10 UVB oranı uygundur.
ATP, çok iyi ve güvenilir bir kaynak, detaylı bir ışık makalesi var, 6. maddede bu konuya derinlemesine değinmiş.

http://www.austinsturtlepage.com/Articles/guidetolighting.htm
 
Cvp: 7 yaşındaki kaplumbağa Melek'in kısa hikayesi

Verdiğiniz kaynak gerçekten yararlı, çok teşekkürler.
 
Cvp: 7 yaşındaki kaplumbağa Melek'in kısa hikayesi

Pınar hanım,

Sizi birkaç farklı kaplumbağa sitesinden bu işe ilk başladığım yıllarda takip etmiş ve verdiğiniz bilgiler önemli yer edinmişti bu hobimizde.

Malesef türkçe forumlarda bu teknoloji, hobi vb. Oldun bir ön yargı vardır. Bir şey doğru ise diğer herşey yalnıştır. Bir mühendis olarak özellikle yurtdışı forumlarda örneklerini gördüğümüz gibi bir kaç doğru yol olabilir.

Gösterdiğiniz yabancı kay ak burası dahil bir çok platformda inat ediken bazı doğruların mutlak olmadığını göstermiş oldu. Yine Abd'de sürüngenlerle ilgili makaleler yazan Michigan Üniversitesşnde bir profesorün de makalelerinde bu sitedeki bilgiler teyit ediliyor.

Özellikle 5yaş üstü kaplumbağası olan arkadaşların tecrübeleri çok önemli diye düşünüyorum.

Saygılarımla,
 
Cvp: 7 yaşındaki kaplumbağa Melek'in kısa hikayesi

uvb konusunda detaylı çalışmalar var yalnız bir kaç yerde. 5.0 üstü ampullerde uvb etkisinin güçlü olmasından bahsederken bunların bir kısmının güç yüksekliklerinin yapıcı etkisinden çok yıkıcı etkisi olduğunu da belirtiyor.

mesela öğlen sıcaklığın üst noktalarında 8.0-10.0 gibi çöl uvb'sine mahzur kalıyoruz demiş. buradan biz neden hayvanlarda kullanmayalım gibi bir ifade çıkarmış ya da ben öyle anladım. oysa biz o sıcak zamanlarda saat 11:00-16:00 arası güneşe çıkarılmasını önermiyoruz. bu da sonuç olarak 8.0 ve üstü uvb'nin zararından hayvanları koruyor.

uvb deriyi bronzlandırır, yakar. bu konuda 5.0'ı da dahil ederek 8.0 ve üstü çöl tipi uvb'lerin hayvanlar üzerinde ölümcül yaralar verdiğinden bahsetmiş ve dikkat edilmesini istemiş. biz karar olarak bunların alt limiti olan 5.0'ı tercih ediyor ve 4 saat gibi bir süre zarfında kullanılmasını öneriyoruz. hayvanın kuru alana çıktığı süre ise ortalama 2 saat civarı oluyor. yani etki süresi 2 saat kadar. 2.0 olanlarında bir etkisinin olmadığını ayrıca belirtmiş.

uvb oranı yükseldikçe 5.0, 8.0, 10.0, gücü de artıyor bu sebeple hayvanın uvb'nin gücüne bağlı olarak altında kalma süresi azalıyor. mesela 10.0 için atıyorum 30 dakika yeterli fazlası zararlı. biz hayvanın ne zaman çıkacağını bilmediğimiz için düşük fakat etkin gücü olan 5.0'ı kullanıyoruz ve bunu 4 saat civarı açık tutuyoruz. bu sürede istediği zaman çıkıp gerekli olanı alıyor. 10.0 kullansak hayvanın başında durup şimdi çıktı lambayı yakalım yarım saat doldu kapalım diyemiyeceğimize göre durum bu. kaldı ki pek çok cümlede 10.0'ın kötü etkilerinden bahsediyor.
 
Cem,
Gönül ister ki doğayı taklit eden en iyi sistemi kuralım.3bin tl civarı bir para harcayıp üç dört farklı lamba ile öğlenin yoğun sıcağını ve akşamüstü ve sabahın loş güneşini zamanlayıcılar yardımıyla ayarlıyalım.

Burda sonuç 10.0 mutlak zararlı değil ancak tehlike arz edecek kadar uzun süre kullanımının varlığı. Ki sen de bu uöne dikkat etmilsin. Oysa bu hayvanlar kuzey ve orta Amerika kökenli olmasına rağmen biz hep 28derece yavrular için ideal dedik. Oysa sürüngenleri türkiye ye ilk getiren abilerimizden Beşiktaş'taki Hasan Abi ve yine onun lardeşi Flora akvaryumun sahibi sıcaklığın yüksrkliği değil stabil olması önemlidir tezini savunur hatta bir çok kez tartışmışlığımız da vardır. Yani burada değişkenleri arttıramıyorsak ortalama değerleri kullanmanın faydalı olacağı. 5.0 yeterli mi evet. Ancak küresel ısınma sayesinde atmosferdeki uv a ve uv b ışın miktarları da doğru tespit edilemiyor artık. Ancak bu hayvanlar çöl iklimi kökenli olmadığından geçiş ürünlerini kullanmak senin de savunduğun gibi önemli.

Yine de uvb 10.0 kullanmak mutlak zararlıdır demek doğrudeğil gibi, zararlı olabilir demek daha doğru. Anlayışına sığınarak değerli görüşlerini de almak üzere bu yorumumu paylaşmak istiyorum.

Teşekkürler
 
Cvp: 7 yaşındaki kaplumbağa Melek'in kısa hikayesi

Merhaba,

Öğlen güneşli bir havada daha yüksek bir UVB bombardımanına tutuluyoruz demiş.

Kaldı ki, bu hayvanları doğada 11:00-16:00 arası güneşlenmediğini hiç sanmıyorum. Bizim suni güneşlendirmeler için öğlen saatlerini tercih etmeyin dememizden öğlen güneşlenmeleri zararlıdır sonucu çıkmaz, öğlen küçücük kaplarda, az suda, yapay ortamlarda güneşlendirmek zararlı olabilir sonucu çıkar. Yani doğal ihtiyaçları olan güneşlenme miktarı hakkında yorum yaparken, yapay uygulamamızı referans kabul etmek mantıklı görünmüyor.

Sözünü ettiğin yaralanmalar sanırım spesifik bir markayla ilgili, bir ara öyle bir şey olmuştu, bir mercury bulb'dı yanlış hatırlamıyorsam, ardarda vakalar çıkmıştı ve markaya özgü bir durumdu, belki bununla karışıyor??

8.0’ın yada 10.0'un bile zararlı olduğuyla ilgili cümleleri göremedim ben, tam tersine çok açıkça önerdiği cümleler var. Tek çekince eğer çok yakından 10.0’ı güçlü bir reflektörle de birlikte kullanıyorsanız var. Ha ben de 5.0, 8.0 varken 10.0 almam, o ayrı. Ama 8.0 rahatça kullanılabilir, ATP çok eski ve çok güvenilir bir site, çok açık yazmış, tereddütsüz önermiş, 8-12 saat... 4-5 saat çok az, bir kaynağı var mı bu bilginin? Isınma lambası 10-12 saat açık kaldığına göre, teorik olarak UVB’nin açık olduğu zamana hiç denk gelmeyebilir.
 
Cvp: 7 yaşındaki kaplumbağa Melek'in kısa hikayesi

kendimden örnek vereyim. ben namiba 6.0 kullanıyorum. ilk kurulum zamanı yerine montaj ederken yarım dakika kadar ışığa bakmak durumunda kaldım. bu gözümde hafif bir karartı ile birlikte 5-6 saat kadar bir göz ağrımasına neden oldu. ve ışığa maruz kalan elimde kuruma benzeri bir his algıladım.

sürüngenlerin bize göre uv'ye direnci tartışılmaz. ama belli bir noktaya kadar. uva'ya oranla uvb vücut içine emilimi daha kuvvetli bir güce sahip. bu yüzden 10.0'ın kısa süreli kullanımı yanında yakın mesafeden kullanılması da risktir kanımca. sonuçta radyasyon etkisi var. her şey dozajında karar.

senin abilerin dediği gibi ısıyı sabit konumda tutmak için ısıtıcı lambayı kullanıyoruz zaten. geceleri de su üstüne çıkmadıklarına göre yakmaya gerek yok. güneş etkisini de uva+uvb karşılıyor. amaç elimizden gelen imkanlarla doğala yakın olanı yakalamak.

hayvanlar kalın kabuğa sahip kurumaları ve ısınmaları için belli bir mesafeden tutulan ısıya ihtiyaçları var. hayvanın sağlık durumuna göre 31-34 arası bir ısı değeri getirdik, bu sebeple su ile kuru alan arasındaki ısı farkının dengede olması için suyu 26-28 derece seviyelerinde tek değer üstünde sabit tutmak zorundayız. su ve kuru alan sabit ısı değerlerinde sabit olmalı. yoksa ısı farkları hayvanların etkilenip üşümesine ve akabinde hastalanmasına neden olacaktır.

bizim hayvanları amerikadakilerle bir tutma bunları suni ortamda yetiştiriyorlar. yani dengeleri işin başında bozulmaya başlıyor.

10.0 için kendi kutusunda yazdığı üzere çöl sürüngenleri içindir yazısı var. ve onlarda bile yani teraryumlarda kullanılma mesafesi 40 cm'den aşağı değildir. ortalama bir akvaryumda bu mesafeyi yakalamak zor. hele ki çubuk florasan kullanıyor isen.

bunun harici kaplumbağa diye konuyu genellememek lazım. mesela o konuda genelleme yapılmış kaplumbağaların her türü ve alt türü için farklı bir ortam skalasından söz edilmemiş. birine faydalı olacak seviyeyi diğeri kaldıramayabilir.

benim görüşüm bu. tabiki her şeyi paylaşıp ortak bir noktada buluşmamız gerekli sonuçta hayvanların sağlığı için didiniyoruz. zaman içinde sürekli her üründe, her konuda yenilikler söz konusu olacak.
 
Cvp: 7 yaşındaki kaplumbağa Melek'in kısa hikayesi

Güzel ve faydalı bir tartışma oluyor bence. UVB lambaları boşu boşuna kullanmamak lazım =)

Isınma lambasıyla ilgili yazdıklarını anlamadım?? Gece neden açalım zaten? Floresan kullanılıyorsa tabi ki ısınma lambası da olacak, ona ne şüphe..

Bende UVB sabah 9'da yanar akşam 7'de söner, ısınma lambası da sabah 8 akşam 8 arası yanar. 5.0 yada 8.0 alıyorum, sadece Exo-terra marka kullanıyorum. Bir sürü şey okudum, anlamaya çalıştım, ulaştığım sonuç budur.

Çok fazla değişkeni olan bir konu bu. Mesela 3 ay geçtikten sonra UVB oranı düşünce ne oluyor.. Reflektör varsa ne oluyor.. Uzaklık da ayrı bir değişken.. Bu yüzden böyle bir konu için fikir yürütmektense bilimsel kaynağa güvenmeyi tercih ederim.

Fazla UVB diye bir şeyin özellikle de floresandan olma ihtimali çok az.. Fazla UVB'nin verdiği zarar da gözlerde yoğun kızarmaya neden oluyormuş, hatta garip ve uzun bir adı var. Deriye, kabuğa bir zarar yada yaralanmadan zaten hiçbir kaynakta söz edilmiyor. Bizim asıl endişe etmemiz gereken fazlalığından ziyade, azlığı, eksikliği.. İyi bir UVB kaynağı, doğru kullanım, ve yeterli kalsiyum takviyesi önemli.
Sen boş ver, ne yerse yesin mürekkep balığı kemiğini de her daim bulundur, kaplumbağaların karar versin miktarına ;)
 
Cvp: 7 yaşındaki kaplumbağa Melek'in kısa hikayesi

pınar üstteki mesajı denize yazmıştım o arada sen yazıp araya kaynamışsın sana yazmışım gibi olmuş. ısıtıcı lamba ile ilgili mesele onun yazısıyla ilgili bir yorumdu.

neyse 10.0 konusunda hem fikiriz sanırım. zaten orada da yazdıklarına göre yeni ürün olduğu için test aşamasını denememişler. aradan 8 sene geçtiğine göre yeni bir makale yayınlamışlardır. 10.0 konusunda.

yalnız bu gün ışığı oranında uvb kullanılmasını test etmişler mi yoksa teorik varsayımlara dayandırarak mı yazmış richard amcam o kısmı çözemedim. bu hayvanlar amerika menşeili olduğuna göre gene oradaki bir yazıda ifade edilen uvb ışınlarının bulut gibi havada yoğunluğu olan bir takım gaz vb. süzülerek geldiğini yazmışlar. senin öngördüğün maddede de hayvanlar bir kaç saat uvb ışıması altında kalırlar derken hemen arkasındaki cümlede de gün ışığı oranında yakılması gerektiğini yazmış. buna peki eyvallah dersek. bunu açıklaması güneş ışığının %25-%75 bandındaki etkisi ile hayvanlar uvb aldığına göre %5-%8 (5.0-8.0) her gün bu kadar dursa düşük seviye olduğu için hiç birşey yapmaz mı oluyor. yani genel verilere mi dayandırıyor yoksa hayvanlar üzerinde bir deneme test söz konusu mu ?

ben şahsen kendi üzerimde denedim. daha doğrusu maruz kaldım ve güneşin etkisine nazaran daha güçlü olduğunu söyleyebilirim. ısı değeri olarak değil ışınımla, biliyorsun zaten ısısı yok yakın ve noktasal etkisi var. elimin içine işlediğini hissettim. dışarda güneş bize ulaşana kadar ara faktörlerle filtreleniyor güçlü ama uvb etkisini bir anda anlamıyorsun. bu lamba ile ten arasında bir şey yok. bende ki namiba 6.0. çubuk florasanları kullanmadım o konuda bilgim yok.

unutmadan bir de D3 meselesi var uvb vücuttaki D3'ü harekete geçirerek vücutta olası kalsiyum eksilmesini engelleyerek tutunmasını sağlıyor ve dışardan alınan yani gıdalardan alınan kalsiyumu da yüklüyor. şimdi burada bir çelişki daha var. bu kadar süre zarfında her gün üretilen D3 aşırı yüklenecek. ve bu vücutta kalsiyumu artırarak başta böbreklerde taşa, kemiklerin aşırı sertleşmesi sebebiyle şekil bozukluğuna ve kanamalara sebep olacak yani aşırı D3 yüklemesi olacak. bu durumda ya uvb'ye sınır koymak lazım ya da kalsiyum alma oranını azaltmak. mantıken düşününce bu durumda var.

bu siteyi gösterdiğin iyi oldu. benimde merakımı cezbetti. boş zamanımda biraz daha inceleyeyim. aklıma yatarsa fikrimde değişiklik olabilir. hayvanı bütünüyle ele almak lazım. bu hayvanlarda tümör görülme vakası olduğuna göre ve kanserinde DNA yapı bozukluğuna bağlı olarak geliştiğini biliyorsak radyasyon konusunu oranı dahilinde incelememiz lazım.
 
Bence alternatif düşünülürken detayları atlamışsınız. Dünyya yazın gelen güneş ışını her yerde neden aynı etkide değil. Neden çöl hayvanının güneş ışınına karşı direnci ile yağmur ormanındakinin direnci farklı. Hayvanların derileri dahi farklı yapıda. Halbuki amazonlara gelen güneş ile tuz çölüne gelen güneş aynı günde dünya uzaklığı ile aynı etkide olmalı. Şimdi bu farkın ilk aklıma gelen iki sebebini açıklıyorum. Biri güneşin geliş açısı. Ama bu çok büyük yada doğrudan etken değil. Esas etken havadaki nem ve iklimdeki gölgelenme. Cam arkasından uvb ışını geçmez diyoruzya bunu doğaya uygulayın. Havadaki bulut ve su buharı yöreye göre hayvanları bu ışınlardan doğrudan güneş altında olsa dahi korumakta. Tabi sabit güneşe maruz kalmadıklarından ağaçların bulutların olduğu yerlerde hayvanlar doğrudan güneş ışınına sıcaklık etkilenmese bile daha az maruz kalırlar. Bu sebeple günde sabit 8-10 saat uvb ışınına maruz kalabilen çöl kertenkelesine göre bizim kaplumbağalar 4-6 saat doğrudan uvb ışınına maruz kalır. Yani gölgelerin yer değiştirmesi dahi süreye etki ediyor. Tabi ışının gücü ve hayvana etkisi çöl ve benzeri yerlerde 8.0-10.0 ampullere denk iken su buharı, nem ve bulutların olduğu bölgelerde 5.0-6.0 ampullere denk gelir. Yağmur ormanı gibi koşullarda bu 2.0 değerindeki ampule kadar geriler. Yani uvb ışını yoğun nem ve su buharından etkisini yazın dahi bölgeye göre oldukça yitirir.

Ancak ısı 8-10 saat sabit yada çok yaklaşık kalabilir. İmkan varsa iki düzenek ile ısıtma lambasını örneğin aynı mesafelerde sabah 2 saat 40 w ile 28-29 derece, sonra 8 saat 60 w ile 31-33 derece, akşam sönmeden önce 2 saat gene 40 w ile 28-29 derece yapabilirsiniz. Doğayı daha çok simüle edersiniz. Örneğin ben büyük akvaryumda sabah ve akşamdan 1 er saat daha kısa tutarak ek olarak daha uzak ve güçlü bir lamba daha kullanıyorum. Isı 1 er saat 31 derece iken aradaki 10 saati 33 derece oluyor.

Bir örnekte yaz ve kış farkı. Yazın kuru alan ısısı 33 derecelerde iken kışın 30 civarına iner. Uvb 6 saat ise kışın 5 saate iner. Bu 5.0 olan ampul için. Eğer ampul 6.0 ise birer saat sürelerin düşmesi iyi olur.

Bu değerler slider türleri içindir. Yerli yada başka türler için bunlar değişir.

Bunları kış uykusuna yatmayan evdeki hayvanların doğayı maksimum simüle edilmesine göre anlattım. Tabi bu benim uvb oranı, ısı oranı ve saat dilimlerinin açılımına olan yorumum ve değerlendirmem.


Bu arada uvb uzaklığı güç ile alakalıdır. 13 w 5.0 ampul 18-20 cm den tutuluyorsa 26 w 5.0 ampul 26-28 cm den tutulur. Süre ışıma oranı sebebi ile aynıdır.

Neticede çöl kertenkelesine 10.0 uvb veriliyorsa ve bu çöl hayvanlarına uygun ampulü slider kaplumbağasınada kullanın diyorlarsa bence bir çelişki var. Ya o hayvan yetersiz ışımaya maruz kalıyor yada bizim hayvanlara aşırı yükleme oluyor. O zaman 2.0 ampullerin kullanıldığı yağmur ormanı kurbağasınada 10.0 versinler. Bana sanki uygun olmaz gibi geldi.
Bu siteyi bende boş zaman bulunca bayramda falan daha detaylı incelerim. Bu kadar detaya girmişler ama her konuda doğru yönlendirme olmayabilir tabi.
 
Bu arada Cem, floresan olanlardan kullandım ben. Bence ampullerin verimiyle alakası yok. Süre floresanlarda daha uzun tutulabilir belki. Bana sorarsan çöp bir ürün.
 
Cvp: 7 yaşındaki kaplumbağa Melek'in kısa hikayesi

Bu kadar teknik bir konuyu tartışmak için çok çok az bilgi ve çokça fikir yürütme yaptığımızı düşünüyorum.
Daha çok araştırmaya teşvik eden bir konu olduğuna memnunum. Çok meşhur iki link daha vereyim, kafalar iyice karışsın =)
http://www.uvguide.co.uk/index.htm

http://www.reptilechannel.com/reptile-health/reptile-natural-artificial-light.aspx

Eğer kurcalarsanız acayip tartışmalar var. Ustalardan biri var mesela her yerde diyor ki floresanlar için 10'un altı zaten bitki lambası gibi. Ürünün üstünde yazana güvenmek, yada elimizde olanla kıyaslama yapmak anlamsız. "Çöl lambası" ifadesinin sadece ticari bir isim olduğunu unutmayalım, bunu bir ticaret markası iddia ediyor, bu lambayı takınca çöl ortamındaki gibi bir ışıma olmuyor tabi. Aslında yeni trend bu bizim kullandığımız tip floresan ve ampullerin yetersizliğinden ortaya çıkan Mega Ray'ler.. Fakat benim de henüz birkaç makale dışında çok derin bir bilgim yok, nasıl olsa bize gelene kadar yıllar geçer rahatlığındayım.. =) Burada da söz konusu olanın yüzdeliğin filan çok ötesinde gerçekten güneşe benzer bir ışıma sağlama kalitesiyle ilgili olduğunu belirtmeliyim.

Saat konusu ise tartışma dahi götürmeyen bir mevzu, ölçüm grupları, siteleri filan var biliyorsunuzdur, UVB'lerin gerçek yüzdeleri ne kadar, ne kadar sürede düşüş eğrileri nasıl gibi testler yaparlar (X markasının 10.0'ı yeterince test edilmedi henüz dediği de o zaten, düşüş hızı, verimlilik vb. açısından demiş, bakalım gerçekten 10.0 verebiliyor mu, bakalım ne hızda azalıyor da paramıza değiyor mu gibi..). Onlarda da günlük olarak zaten 10-12 saat açık kalma standartlarında yapılır ölçümler. Hadi zaten hepsini geçtim, diyelim 8'den 20'ye kadar ısınma lambası yansa, 10-14 arası da UVB, e eğer 8-10, 14-20 arası güneşlenmeye çıkıyorsa hiç görmüyor bile o UVB'yi. Burada fikir çok açık, 10 saat yakarız UVB'yi, zaten 3-4 saat geçiriyorlar kuru bölgede gün içinde, her çıktığında UVB'sini alıyor olur.

Eskiden UVB lambam askılıydı, zaman geçtikçe yakınlaştırırdım, şimdi o imkanım yok, yeri sabit. Açıkçası 5.0, 3 aydan sonra ne kadar etkili kalıyor, 5., 6. aylarda ne oluyor diye şüphelerim var okuduklarıma göre. Ve işte floresana da sağlık açısından daha bir güven duyuyorum, hem de gördüğü yüzeyin genişliği bakımından. Kendi özetim budur.
 
Cvp: 7 yaşındaki kaplumbağa Melek'in kısa hikayesi

verdiğin linklere bakacak zamanım yok sonra bakayım. yukarıdaki yazına yazayım. hayvanın kuru alanda durma süresi konusunda hayvanı bilmek gerekiyor. ben benimkilerin kuru alanda durma sürelerini bir hafta boyunca takip ettim. hala da ara ara kontrol ederim. genelde aynı anda değil ayrı ayrı olarak çıktıkları süre 11:00-16:00 arası oluyor. bu zaman içinde çıkma sebeplerini de buldum. pencereden gelen güneş ışığı bu zaman aralığında belirgin ve hayvan kuru alana çıktığında güneşin geliş açısını algılıyor. ben uv'yi buna göre zamanladım. hayvan çıktığında ışınımı güneşten aldığını sanıyor. bu süre dışında ısıtıcı lamba dahi sadece akvaryumu ışıtma işine yarıyor. mesele burada hayvanın çıkma süresini tesbit etmekte yatıyor. geri kalan süre ölü zaman. ısıtıcı lamba ucuz olduğu için ona acımıyorum. diğeri kıymetli. bu zaman aralığını tesbit ettiğinde uv florasanın yarılanma ömrünü uzatmış olacaksın. benim ampul saat bazlı ömre sahip. bu sayede daha uzun kullanma olanağım olacak. bunu tesbit edebilirsen senin açından da kolaylık olur. yarılanma sebebiyle baştaki performansı olmayacak orası kesin ama ilk zamandaki vereceği etkiyi de göz önünde bulundurmak lazım. çünkü hayvan kuru alanda değil su üstünde dursa dahi ışımaya maruz kalıyor. firmaların yarılanma ömrü konusunda bir bilgisine rastlamadım veya gözümden kaçmış olabilir. belki de ticari kaygı ile açıklamaktan kaçınıyorlar. bunu tesbit eden bir site bulup neticesini öğrenmek lazım.
 
Cvp: 7 yaşındaki kaplumbağa Melek'in kısa hikayesi

Pınar, sen bir çok ürünü zaten denemişsindir. Deneyimlerinden tabiki faydalanmalıyız. Daha öncede yazılarını ve Melekonduyu görmüştüm. Hatta ilham aldığımıda söyleyebilirim. Bu katlı sistemler hem su hacminden tasarruf sağlıyor hemde kaçış olmuyor.
Açık söylemek gerekirse ben yazdığım bilgilerin bir kısmını güneşin hayvanlar üzerindeki etkilerini anlatan belgesellerden edinmiştim. Tabiki ışık konusundaki anlatımın yoğunlaştığı familya bir çoğunda sürüngenler özellikle kertenkeleler üzerineydi. Belgeselin birinde kıtalar ve iklimlere göre ısı ve güneş ihtiyaçları anlatılıyordu. Tabiki her belgesel, forum yazıları yada makale kesin doğrudur diyemiyoruz. Ama neyin neden olduğuna dair bilgilerin çoğunu ortamlarını doğru gözlemleyerek anlayabiliriz. Ben doğada ortam neminin, bulutların ve yer değişen ağaç gölgelerinin dahi güneşlenmede etkisi olduğunu düşünüyorum.
Ben hem floresan hem ampul kullandığım için floresanların etkisinin daha zayıf olduğunu düşünüyorum. Buna konumlanma güçlüğüde etkendir tabiki. Ben daha önce ampul olanları 8 saat açık tutuyordum ama önerirken gene 4-6 saat diyordum. Hayvanların ne kadar kuru alanda durduğunu net olarak bilmek neredeyse imkansız gibi. Özellikle benim gibi sürekli başında duramayanlar için. Bir sebepte her gün aynı süre kuru alanda kalmadıkları. Benim net bir gözlemim şu oldu. Günde 8 saat açık kalan 5.0 13 w ampul kullandığım akvaryumda 2 yavrudan biri bu bölgede fazla kaldı ve kalıyor. 1 cumberland, 1 cumberland-yellow belly mix kaplumbağa var. Gayet yeşil olan mix hayvanın kabuğu kısa sürede belirgin derecede siyah hakimiyetine döndü. Ama normalden ve emsallerinden fazlaydı. Belki genetik olarakta bu değişim olacaktı ama uvb kullanımında büyüdükçe kabukta oluşan doğal siyah çizgilerin net olarak bu kadar hızlı ve yoğun olması dikkatimi çekti. Bende süreyi 6 saate çektim. 5.0 etkisinin 1 sene çok rahat gittiğini düşünüyorum. Ölçüm yapmadım ama hayvanlardaki gözlemim iyi olduğunu düşündürüyor. Dediğin gibi floresan ışıması ampule göre daha güvenli olabilir. Ama yetersizde kalabilir. Yetersizliği süre uzamasında zararı önler belki ama ampulde de dediğim gibi uzun süre olumsuz olabilir. Nede olsa ışınların etkisi doğada da saat dilimlerine göre değişiyor.
Neticede uvb kullanımı önemli ve gereken bir uygulama.
 
Geri
Üst