Merhaba,
Ben eski kaplumbağa besleyenlerden..beni hatırlayanlar çıkabilir, yaygın kullanıcı adım pinar1112, benim 7 yaşlarında erkek bir kaplumbağam var, kırmızı yanak, adı Melek.
Melek’e bebekliğinden beri bakıyorum, şu ana kadar kaplumbağa beslemekle ilgili başka başka forumlarda yüzlerce yazı ve soru, okudum ve yazdım..
Bugün de uzun bir aradan sonra değinmek istediğim konu tecrübe.. Yani Melek’le ilgili şu güne kadar önemli bir maddi kaynak ve zaman harcadım, hayatımda olan manevi etkileri ise apayrı.. Sonuç olarak uzun sayılabilecek bir süredir bu hayvancıkla ilgili her anlamda müthiş tecrübelerim oldu. Hatta kaplumbağa alınmasına karşı olanların başında geldim ve bunu savundum, evde kaplumbağa bakımının en büyük heveslerle bile başlansa, en sonunda tıkandığını, kaplumbağaların büyük bir hızla evlerden sepetlendiğini, bu yüzden evde kaplumbağa bakımının tam da kaplumbağalar için hiç de uygun olmadığını yazanlardan oldum. Yine de biz Melek’le ayrılmadık, bu işi daha uzun yıllar götüreceğiz gibi görünüyor. Bunu da iyi çalışan bir sisteme bağlıyorum.
Ve bugün bu başlıkta da şu anki sistemimi de tanıtarak, geldiğim son noktayı paylaşmak istiyorum. Bu sistem, rahatına düşkün bir ev düzeni içinde, çok az müdahaleyle, şu an oldukça rahat çalışıyor. Şu ana kadar her türlü çevresel zorluğu atlattı (taşınma, akvaryum patlaması, geçici yaşam alanları), bir tek hastalık görmedik, Melek her zaman çok sağlıklıydı. Her sene kabuk değiştirir, her zaman iştahlıdır, yeterince kuru alanda kalır, yüzmeyi hep çok sever, verdiğim sağlıklı bitkileri de seçmeden yer..büyüme hızı da dengelendi.. Şu an kabuk boyu 14 cm., ağırlığı 400 gram. Artık geceleri de kuru bölgede yayıla yayıla uyuyor, tamamen güvende hissettiğini düşünüyorum artık (sonunda =). Akvaryumun içine yüzeye yakın elimi yatay tuttuğumda bebekliğinden beri gelir içine oturur, bu pozisyonda avcumun içinde ayakları suda saatlerce sal gibi gezebilir, sanırım sıcak geliyor =) Melek’in son yıllardaki fotoğraflarından..
mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano1_zps5c200162.jpg
mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano3_zps1e4a24f2.jpg
mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano9_zps9f9e04f6.jpg
mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano7_zpsf7a693f3.jpg
mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano5_zps4d45ef65.jpg
mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano6_zpsf660d950.jpg
Redearslider.com'un aylık fotoğraf yarışmasında 1. olmuştu, daha doğrusu paylaşmıştı (suyun içinde burnunda baloncukla uyuyan sağdaki)
mailto:/albums/t221/pinar1112/gfx_photo_winner_zpsdd4a59a8.jpg
Bu da bebekliği =)
mailto:/albums/t221/pinar1112/Resim049_zpsaed7e932.jpg
Şu an kullandığım sistem şöyle.
330 litre bir Yağmur akvaryum ve kendi dolabı, yaklaşık 300 litre olarak kullanıyorum.110x50x60 ölçülerinde akvaryumumuz. Kuşak ve kemerli. 2 kapaktan oluşuyor, ben sadece tek kapağı içinde UVB floresanın elektronik balastı monte edilmiş olarak kullanıyorum. Akvaryumun üstü yarı açık yani.
Şimdiye kadar ilk bebekliğinden beri olabilecek her türlü kuru bölge sistemini kullandım; taş, kaya, kütük, cam platform, hatta akvaryum dışında türünün ilk örneği Melekondu. Tabi herhalde en çok Melekondu’yu kullandım, yani akvaryumumun dışında bir kuru bölgeydi o;
mailto:/albums/t221/pinar1112/HPIM2472is_zps4cc24c28.jpg
mailto:/albums/t221/pinar1112/HPIM2473is_zpsa004dc54.jpg
Fakat onun da zorlukları oldu sonradan tabi. Akvaryumum patladı, yeni akvaryumu yeniden kuru bölge katına göre uyarlamak gerekecekti, Melekondu’dan vazgeçtim, zaten kaplumbağamın da pek nadir taş alanın içinde gezdiğini, asıl daha çok suya yakın küçük bir alanı sevdiğini gözlemledim. Daha büyük bir akvaryum ve Turtle Bank’e geçtim. Turtle bank’ı modifiye ederek kullandım, mıknatıslar yetersiz, ama tutturmayı iyi başarırsanız genel olarak çok pratik. Genel görünüş de en sonunda şöyle;
mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano10_zpse54599df.jpg
mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/IMG_0110_zps4ede4278.jpg
mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/IMG_0638_zpse515abd3.jpg
Filtrasyonda sadece dış filtre kullanıyorum, zaman zaman eğer bitkisel yem artıkları nedeniyle yük çoksa çok güçlü bir iç filtre ekliyorum.
Dış filtrem; Eheim Pro 2228 (1050 l/h). Su çıkış borularını su yüzeyinde her daim güçlü ve uzunlamasına dalgalanma olacak şekilde tutuyorum, yüzeyi böyle havalandırıyorum, hava motoru kullanmıyorum.
Malzeme dizilişi; en alta Eheim Ehfi Fix kalın gözenekli sünger, üstünde Eheim Ehfi Mech seramik, üstünde 2 adet mavi sünger, üstünde çok bol miktarda Eheim substrat ve en son ince bir tabaka elyaf..tam dizilimim bu. Eskiden zeolit de kullanıyor ve çok da seviyordum, malzemeler arasında süreli tek ürün o olduğundan sonradan değiştirme işleri zor geldi, tozlu yapısını da sevmiyorum solunduğuna ciğerler için oldukça zararlı olduğunu okuyunca da hepten bıraktım. 6 ayda bir filtre ve hortum temizliği yapıyorum, elyafı yeniliyorum. Şu hortum temizleyici aparatlar süper.
Arada kullandığım iç filtre Hydor Crystal R20 Duo (900l/h)
Sera ısıtıcı 300 watt. Koruyuculu olmasını seviyorum en çok. Su sıcaklığı 24-25 derece aralığına ayarlı. Tabi yazın ister istemez İzmir’de 30’ları zorladığı oluyor, buna yapacak bir şey yok..
Exo-terra UVB floresan 14 watt, kapağa monte edilmiş olarak ve reflektör ile birlikte kullanıyorum. Bazen 5.0 bazen de 8.0 alıyorum. Floresanın avantajı tüm kuru bölgeyi boydan boya görmesi. Tabi ayrıca bir de ısıtma lambası kullanıyorum, hava sıcaklığına göre watt ve mesafeyi ayarlıyorum, 40 watt ya da 60 watt normal bir softone kullanıyorum.
Sulu bir sistemi ayakta tutmak zor, zamanla ortaya çıkan problemler var, kireç gibi mesela. Genel olarak tecrübem şunu gösteriyor ki temizlik yükü çok ağır olan kaplumbağa akvaryumlarında su içinde ne kadar az malzeme o kadar iyi. Uzun boylu kaliteli yapay bitkiler kullanıyorum saklanma, gezinme bölgesi için. Akvaryumun içindeki her şeyi birkaç ayda bir temizleyip, fırçalıyorum. Kum hiç sevmiyorum. Su değişimini ayda bir yarı yarıya yapıyorum. JBL’in Aqua In-Out diye süper bir su değişim setini kullanıyorum, işi müthiş kolaylaştırıyor. Doğrudan çeşmeden akan suyu kullanıyorum, Sera Aquatan’la suyu hazırlıyorum.
Yem olarak hazır mamalardan Tetra Reptomin, Sera Carnivor, Sera Herbivor, JBL Herbil, Sera Mineral, JBL Agivert, Sera Vital bulunduruyorum. Protein olanı yüksek olanlardan oldukça az yer, daha çok otçul hazır yemlerden veriyorum. Tabi asıl mamaları yeşillikler; kıvırcık yeşil ve kırmızı marulla radika en çok yedikleri. Arada renkli dolmalık biberler, dereotu, asma yaprağı, su mercimeği; meyvelerden de haftada bir kez çok azıcık karpuz, kabuklu elma, armut, kavun.. Ayda bir Sera Reptilin’le vitamin takviyesi veriyorum. Ayrıca her zaman akvaryumunda küçük bir parça taze (yüzer vaziyette) mürekkep balığı kemiği bulunduruyorum.
Tüm bakımın evrile evrile geldiği son nokta budur. En çok da kendim için bir özet yapmak istedim. Belki faydalanan da çıkabilir.
Son olarak kaplumbağa bakmayı kimseye tavsiye etmiyorum, zor bir iş..hayvancığa da size de.. Ve bu ancak zaman geçince anlaşılıyor.
Selamlar..
Pınar
Ben eski kaplumbağa besleyenlerden..beni hatırlayanlar çıkabilir, yaygın kullanıcı adım pinar1112, benim 7 yaşlarında erkek bir kaplumbağam var, kırmızı yanak, adı Melek.
Melek’e bebekliğinden beri bakıyorum, şu ana kadar kaplumbağa beslemekle ilgili başka başka forumlarda yüzlerce yazı ve soru, okudum ve yazdım..
Bugün de uzun bir aradan sonra değinmek istediğim konu tecrübe.. Yani Melek’le ilgili şu güne kadar önemli bir maddi kaynak ve zaman harcadım, hayatımda olan manevi etkileri ise apayrı.. Sonuç olarak uzun sayılabilecek bir süredir bu hayvancıkla ilgili her anlamda müthiş tecrübelerim oldu. Hatta kaplumbağa alınmasına karşı olanların başında geldim ve bunu savundum, evde kaplumbağa bakımının en büyük heveslerle bile başlansa, en sonunda tıkandığını, kaplumbağaların büyük bir hızla evlerden sepetlendiğini, bu yüzden evde kaplumbağa bakımının tam da kaplumbağalar için hiç de uygun olmadığını yazanlardan oldum. Yine de biz Melek’le ayrılmadık, bu işi daha uzun yıllar götüreceğiz gibi görünüyor. Bunu da iyi çalışan bir sisteme bağlıyorum.
Ve bugün bu başlıkta da şu anki sistemimi de tanıtarak, geldiğim son noktayı paylaşmak istiyorum. Bu sistem, rahatına düşkün bir ev düzeni içinde, çok az müdahaleyle, şu an oldukça rahat çalışıyor. Şu ana kadar her türlü çevresel zorluğu atlattı (taşınma, akvaryum patlaması, geçici yaşam alanları), bir tek hastalık görmedik, Melek her zaman çok sağlıklıydı. Her sene kabuk değiştirir, her zaman iştahlıdır, yeterince kuru alanda kalır, yüzmeyi hep çok sever, verdiğim sağlıklı bitkileri de seçmeden yer..büyüme hızı da dengelendi.. Şu an kabuk boyu 14 cm., ağırlığı 400 gram. Artık geceleri de kuru bölgede yayıla yayıla uyuyor, tamamen güvende hissettiğini düşünüyorum artık (sonunda =). Akvaryumun içine yüzeye yakın elimi yatay tuttuğumda bebekliğinden beri gelir içine oturur, bu pozisyonda avcumun içinde ayakları suda saatlerce sal gibi gezebilir, sanırım sıcak geliyor =) Melek’in son yıllardaki fotoğraflarından..
mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano1_zps5c200162.jpg
mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano3_zps1e4a24f2.jpg
mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano9_zps9f9e04f6.jpg
mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano7_zpsf7a693f3.jpg
mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano5_zps4d45ef65.jpg
mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano6_zpsf660d950.jpg
Redearslider.com'un aylık fotoğraf yarışmasında 1. olmuştu, daha doğrusu paylaşmıştı (suyun içinde burnunda baloncukla uyuyan sağdaki)
mailto:/albums/t221/pinar1112/gfx_photo_winner_zpsdd4a59a8.jpg
Bu da bebekliği =)
mailto:/albums/t221/pinar1112/Resim049_zpsaed7e932.jpg
Şu an kullandığım sistem şöyle.
330 litre bir Yağmur akvaryum ve kendi dolabı, yaklaşık 300 litre olarak kullanıyorum.110x50x60 ölçülerinde akvaryumumuz. Kuşak ve kemerli. 2 kapaktan oluşuyor, ben sadece tek kapağı içinde UVB floresanın elektronik balastı monte edilmiş olarak kullanıyorum. Akvaryumun üstü yarı açık yani.
Şimdiye kadar ilk bebekliğinden beri olabilecek her türlü kuru bölge sistemini kullandım; taş, kaya, kütük, cam platform, hatta akvaryum dışında türünün ilk örneği Melekondu. Tabi herhalde en çok Melekondu’yu kullandım, yani akvaryumumun dışında bir kuru bölgeydi o;
mailto:/albums/t221/pinar1112/HPIM2472is_zps4cc24c28.jpg
mailto:/albums/t221/pinar1112/HPIM2473is_zpsa004dc54.jpg
Fakat onun da zorlukları oldu sonradan tabi. Akvaryumum patladı, yeni akvaryumu yeniden kuru bölge katına göre uyarlamak gerekecekti, Melekondu’dan vazgeçtim, zaten kaplumbağamın da pek nadir taş alanın içinde gezdiğini, asıl daha çok suya yakın küçük bir alanı sevdiğini gözlemledim. Daha büyük bir akvaryum ve Turtle Bank’e geçtim. Turtle bank’ı modifiye ederek kullandım, mıknatıslar yetersiz, ama tutturmayı iyi başarırsanız genel olarak çok pratik. Genel görünüş de en sonunda şöyle;
mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/melorano10_zpse54599df.jpg
mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/IMG_0110_zps4ede4278.jpg
mailto:/albums/t221/pinar1112/final%202013/IMG_0638_zpse515abd3.jpg
Filtrasyonda sadece dış filtre kullanıyorum, zaman zaman eğer bitkisel yem artıkları nedeniyle yük çoksa çok güçlü bir iç filtre ekliyorum.
Dış filtrem; Eheim Pro 2228 (1050 l/h). Su çıkış borularını su yüzeyinde her daim güçlü ve uzunlamasına dalgalanma olacak şekilde tutuyorum, yüzeyi böyle havalandırıyorum, hava motoru kullanmıyorum.
Malzeme dizilişi; en alta Eheim Ehfi Fix kalın gözenekli sünger, üstünde Eheim Ehfi Mech seramik, üstünde 2 adet mavi sünger, üstünde çok bol miktarda Eheim substrat ve en son ince bir tabaka elyaf..tam dizilimim bu. Eskiden zeolit de kullanıyor ve çok da seviyordum, malzemeler arasında süreli tek ürün o olduğundan sonradan değiştirme işleri zor geldi, tozlu yapısını da sevmiyorum solunduğuna ciğerler için oldukça zararlı olduğunu okuyunca da hepten bıraktım. 6 ayda bir filtre ve hortum temizliği yapıyorum, elyafı yeniliyorum. Şu hortum temizleyici aparatlar süper.
Arada kullandığım iç filtre Hydor Crystal R20 Duo (900l/h)
Sera ısıtıcı 300 watt. Koruyuculu olmasını seviyorum en çok. Su sıcaklığı 24-25 derece aralığına ayarlı. Tabi yazın ister istemez İzmir’de 30’ları zorladığı oluyor, buna yapacak bir şey yok..
Exo-terra UVB floresan 14 watt, kapağa monte edilmiş olarak ve reflektör ile birlikte kullanıyorum. Bazen 5.0 bazen de 8.0 alıyorum. Floresanın avantajı tüm kuru bölgeyi boydan boya görmesi. Tabi ayrıca bir de ısıtma lambası kullanıyorum, hava sıcaklığına göre watt ve mesafeyi ayarlıyorum, 40 watt ya da 60 watt normal bir softone kullanıyorum.
Sulu bir sistemi ayakta tutmak zor, zamanla ortaya çıkan problemler var, kireç gibi mesela. Genel olarak tecrübem şunu gösteriyor ki temizlik yükü çok ağır olan kaplumbağa akvaryumlarında su içinde ne kadar az malzeme o kadar iyi. Uzun boylu kaliteli yapay bitkiler kullanıyorum saklanma, gezinme bölgesi için. Akvaryumun içindeki her şeyi birkaç ayda bir temizleyip, fırçalıyorum. Kum hiç sevmiyorum. Su değişimini ayda bir yarı yarıya yapıyorum. JBL’in Aqua In-Out diye süper bir su değişim setini kullanıyorum, işi müthiş kolaylaştırıyor. Doğrudan çeşmeden akan suyu kullanıyorum, Sera Aquatan’la suyu hazırlıyorum.
Yem olarak hazır mamalardan Tetra Reptomin, Sera Carnivor, Sera Herbivor, JBL Herbil, Sera Mineral, JBL Agivert, Sera Vital bulunduruyorum. Protein olanı yüksek olanlardan oldukça az yer, daha çok otçul hazır yemlerden veriyorum. Tabi asıl mamaları yeşillikler; kıvırcık yeşil ve kırmızı marulla radika en çok yedikleri. Arada renkli dolmalık biberler, dereotu, asma yaprağı, su mercimeği; meyvelerden de haftada bir kez çok azıcık karpuz, kabuklu elma, armut, kavun.. Ayda bir Sera Reptilin’le vitamin takviyesi veriyorum. Ayrıca her zaman akvaryumunda küçük bir parça taze (yüzer vaziyette) mürekkep balığı kemiği bulunduruyorum.
Tüm bakımın evrile evrile geldiği son nokta budur. En çok da kendim için bir özet yapmak istedim. Belki faydalanan da çıkabilir.
Son olarak kaplumbağa bakmayı kimseye tavsiye etmiyorum, zor bir iş..hayvancığa da size de.. Ve bu ancak zaman geçince anlaşılıyor.
Selamlar..
Pınar